BULLETPROOF VESTS in Turkish translation

['bʊlitpruːf vests]
['bʊlitpruːf vests]
kurşungeçirmez yelek
bulletproof vest
kurşungeçirmez yelekler
kurşun geçirmez yelekler
kurşun geçirmez yelekleri

Examples of using Bulletproof vests in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
And a getaway car and bulletproof vests, for, for the hostages, too. And I want two pistols.
İki tane de tabanca ve tüymek için bir araba ve kurşun geçirmez yelek istiyorum.
He's big, those bulletproof vests you guys wear. probably big enough to go through.
Büyük bir mermi… sizin giydiğiniz kurşun geçirmez yelekleri delecek kadar büyük.
In recent gang shootings had weapons powerful enough to pierce bulletproof vests. The bulletin also stated that gunmen.
Kurşun geçirmez yeleği delebilecek güçte silahları var. Bültendeki ifadeye göre çete çatışmasındaki silahlı saldırganların.
The likelihood that his targets would don bulletproof vests whilst still in the hotel was… remote.
Hedeflerin hala otelde olmalarına rağmen kurşun geçirmez yelek giyme ihtimalleri… düşüktü.
Tonight, patrol officers in the HPD are a little bit safer thanks to the generosity of an anonymous Good Samaritan who has donated 100 new bulletproof vests to the department through the Honolulu Police Foundation.
Bu gece, adı bilinmeyen şekfatli, cömert biri sayesinde. 100 adet yeni kurşun geçirmez yelek, Honolulu Polis Departmanına bağışlanarak, HPDnin devriye polisleri, biraz daha güvenli hale geldiler.
The prices for bulletproof vests, for example,
Örneğin kurşun geçirmez yeleklerin adet fiyatı 1.664
Riggs said to tell you that I'm wearing a bulletproof vest.
Kurşun geçirmez yelek giyiyorum. Riggs sana söylememi istedi.
He's got a bulletproof vest on.
Üstünde kurşungeçirmez yelek var ve otelden 15 metre uzakta.
They convinced me to wear a bulletproof vest.- The other bullet grazed my shoulder.
Beni çelik yelek giymem için ikna etmişlerdi ve diğer kurşun omzumu sıyırdı.
Bulletproof vest, huh?
Kurşungeçirmez yelek, huh?
Corvette was wearing a bulletproof vest. Well, we could say that, uh, How?
Corvettein kurşun geçirmez yelek giydiğini söyleyebiliriz.- Nasıl?
I see you don't wear a bulletproof vest, security officer.
Çelik yelek giymediğinizi görüyorum, memur bey.
Shreds a bulletproof vest like paper.
Kurşun geçirmez yeleği bir kağıt gibi paramparça edebilir.
Are you wearing a bulletproof vest?
Kurşungeçirmez yelek mi giyiyorsun?
We could say that, uh, Corvette was wearing a bulletproof vest. How?
Corvettein kurşun geçirmez yelek giydiğini söyleyebiliriz.- Nasıl?
Where did I put that bulletproof vest?
Nereye koydum şu kurşun geçirmez yeleği?
No, I'm… wearing a bulletproof vest.
Hayır, kurşungeçirmez yelek giyiyorum.
I bought you a bulletproof vest.
Sana çelik yelek aldım.
How? Well, we could say that, uh, Corvette was wearing a bulletproof vest.
Corvettein kurşun geçirmez yelek giydiğini söyleyebiliriz.- Nasıl?
Didn't once wear a bulletproof vest.
Kurşun geçirmez yeleği bir kere bile giymedim.
Results: 41, Time: 0.0453

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish