CAMERA in Turkish translation

• kamera
• camera
• fotoğraf makinesi
• makineyi
• kamerayı
• kamerası
• kameraya
• fotoğraf makinesini
• fotoğraf makinemi
• makinem
• makinemi
• makinesi

Examples of using Camera in English and their translations into Turkish

I imagine they're curious about me and my camera. Why?
Sanırım beni ve fotoğraf makinemi merak ediyorlar. Neden?

I haven't used this camera before. Sorry.
Pardon, bu makineyi daha önce hiç kullanmamıştım.

Always the camera around her neck.
Makinesi hep boynunda asılı olurdu.

I was testing my camera.
Makinemi test ediyordum.

I got that camera that you recommended, and the f/1.
Tavsiye ettiğin fotoğraf makinesini aldım… f/1.

I bought my first camera when I was 16.
Yaşımdayken ilk fotoğraf makinemi almıştım.

And the staff are in the hall. The photographer has the camera ready.
Fotoğrafçı makineyi hazırladı, personel de lobide bekliyor.

I was testing my camera. I'm sorry.
Makinemi test ediyordum. Affedersiniz.

Twenty-seven people, nobody thought of bringing a camera?
Makinesi getirmedi mi? 27 kişi, kimse fotoğraf?

With my hair in rollers like this. I swear I'm gonna break the camera.
Yemin ederim o fotoğraf makinesini bigudili saçımla kıracağım.

I bought my first camera when I was 16.
Ilk fotoğraf makinemi almıştım. 16 yaşımdayken.

The photographer has the camera ready and the staff are in the hall.
Fotoğrafçı makineyi hazırladı, personel de lobide bekliyor.

I'm sorry. I was testing my camera.
Makinemi test ediyordum. Affedersiniz.

Polaroid camera and binoculars?
Polaroit fotoğraf makinesi ve dürbün ha?

My camera at home, Steven. I must have forgotten.
Fotoğraf makinemi evde unutmuşum Steven.

You think Howard Bingham put the camera down when Ali lost?
Ali kaybettiğinde Howard Bingham fotoğraf makinesini indirdi mi?

I also moved the camera from left to right to get different angles.
Ayrıca farklı açı yakalamak için makineyi… sağa sola hareket ettirdim.

Can I please have my camera back?- Good.
Makinemi geri alabilir miyim?- Güzel.

Give me the camera.
Fotoğraf makinemi ver.

That would help me a lot. If I could examine his camera.
Fotoğraf makinesini inceleyebilseydim bana çok yardımcı olurdu.