HIGHER in Turkish translation

• yüksek
• yukarı
• daha yukarı
• üst
• daha
• büyük
• yüce
• higher
• üstün
• yükseldikçe

Examples of using Higher in English and their translations into Turkish

Then I lifted the cushion a little higher. Wasn't there.
Orada yoktu. Sonra minderi biraz daha kaldırdım.

Some people say we're just a computer simulation run by a higher species.
Kimileri, daha üstün türler tarafından yürütülen… bilgisayar simülasyonu olduğumuzu söylüyor.

The higher the number, the worse the sex.
Numara yükseldikçe, seks kötüleşiyor.

And I believe in my heart you have a higher purpose than this.
Kalbimde, bundan daha büyük amaçların olduğuna inanıyorum.

Uh… A little higher. How do I look?
Nasıl görünüyorum? Uh… Biraz daha yukarı.

But he failed to realise that the higher man is free of all restraints.
Ama üstün insanın kısıtlamalardan bağımsız olduğunu fark edemedi.

The more likely the subject is lying. The higher the total is.
Yükseldikçe, kişinin yalan söylüyor olma ihtimali de artıyor. Toplam puan.

Than to serve your homeland. There is no higher honor.
Ulusa hizmet etmekten… daha büyük bir şeref yoktur.

How do I look? Uh… A little higher.
Nasıl görünüyorum? Uh… Biraz daha yukarı.

I give them higher brain function, instantaneous speech, self-awareness.
Onlara üstün beyin fonksiyonu… anlık konuşma sesi, öz farkındalık veriyorum.

The higher the grade, the stronger the steel.
Sınıfı yükseldikçe, çeliğin sağlamlığı artıyor.

No not there a little higher. No not there a little higher.
Hayır… hayır Orası olmaz, biraz daha yukarı.

Beauty would be held in much higher regard, sir if it could be eaten.
Güzellik yenilebilir bir şey olsaydı çok büyük saygı görürdü, efendim.

Instantaneous speech, self-awareness. I give them higher brain function.
Onlara üstün beyin fonksiyonu… anlık konuşma sesi, öz farkındalık veriyorum.

The higher the number, the worse the problem.
Sayı yükseldikçe, sorun da kötüleşiyor.

No not there a little higher.
Hayır… hayır Orası olmaz, biraz daha yukarı.

I probably am aspiring to climb higher with nothing but hatred.
Muhtemelen nefretten başka hiçbir şey beni daha yukarı tırmanmaya heveslendirmiyor.

In some regards, he's proven to stand even higher.
Bazı açılardan daha bile üstün olduğunu kanıtladı.

Yes, the hands, higher.
Evet, eller, daha yukarı.

Right at the knuckle, a little higher. Squeeze hard.
İyice sık. Tam eklemden, biraz daha yukarı.