BÜYÜK in English translation

big
büyük
koca
kocaman
iri
dev
buyuk
önemli
great
harika
büyük
iyi
güzel
muhteşem
mükemmel
yüce
süper
çok
ulu
large
büyük
geniş
iri
kocaman
en
major
binbaşı
büyük
ana
başlıca
majör
önemli
huge
büyük
kocaman
devasa
dev
koca
muazzam
çok
iri
koskoca
önemli
grand
büyük
bin
binlik
bini
papel
gran
bin dolar
görkemli
dolar
massive
büyük
devasa
muazzam
ağır
kocaman
dev
aşırı
yoğun
çok
masif
giant
dev
devasa
büyük
kocaman
koca
devinin
vast
büyük
geniş
engin
muazzam
devasa
dev
sonsuz
uçsuz bucaksız
genişliği
high
yüksek
yüce
büyük
üst
çak
dik
lisesi
kafayı
yukarıda

Examples of using Büyük in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
İlaçlarınızı, kuru temizlemedeki elbiselerinizi… ve Times Meydanı pasajındaki makineden… iki büyük top sakız almaya gidiyorum. Tartışılır, efendim.
Debatable, sir. and two giant gumballs from the machine in the Times Square arcade. Well, I'm off to, uh, pick up your prescriptions, your dry cleaning.
Kürtajla alınamamış bir bebek olduğumu düşünüyor olurdum hâlâ. Benden büyük kardeşlerimin söylediği her şeye inansaydım.
I would still think I was a botched abortion. my older siblings told me, Yeah, well, if I believed everything.
Büyük potansiyel dava masraflarına karşı… olumlu bir mali sonucun… ince hesabını nasıl yaptığını biliyorum.
I like how it weighs the slim possibility… of a positive financial outcome… against the enormous potential litigation costs.
Hırsızımız, farelerle kaçması sonrası… büyük ihtimalle tedavi için en yakın hastaneye gitti.
To the nearest hospital for treatment. And the odds are quite good that after absconding with the rats, the thief went.
Zira bu işin içindeki herkesle ilgili büyük endişelerim var. Tam
Grave concerns about basically everyone involved in this. Exactly, which is why
Engelledikten sonra öylece kapıdan çıkıp gidebilir John McClane gerçekten de yetki alanının dışında büyük bir soygunu ve hiç evrakla uğraşmayabilir miydi?
Could John McClane really foil a giant heist outside his jurisdiction, then just walk away and do zero paperwork?
Hırsızımız, farelerle kaçması sonrası… büyük ihtimalle tedavi için en yakın hastaneye gitti.
Absconding with the rats, the thief went to the nearest hospital for treatment. And the odds are quite good that after.
Bu anlaşma için çok büyük fedakârlıklar yaptık… ve burada olan her şeyin…
We made enormous sacrifices for this signing that anything that happens here has to do with the Camorra!
Yüzyılın dönüşünün ana mimarlarından biri, büyük Stan Lathan.
My brother and my mentor, the mighty stan lathan. one of the
Bana çok büyük bir tehditin bilgisini getirdi… dünyanın daha önce sadece bir kere gördüğü bir tehdit. Fra Pavel.
Fra Pavel… has brought me information of a threat so grave in nature… that the world has only seen it once before.
Hayır! Hayır! Büyük suçların yüzünden mahkum Charlie Bradbury… diğer tüm hainler gibi idam edilecek.
Like all traitors before her, No! No!“For high crimes, will be executed”“the prisoner Charlie Bradbury.
Bu göktaşının etkisiyle büyük depremler, volkanik patlamalar ve dev tsunamiler olacaktı. Onlarca kilometre çapındaki.
The meteorite's impact would cause Dozens of kilometers in diameter, enormous earthquakes, volcanic eruptions, and giant tsunamis.
Hayır! Hayır! Büyük suçların yüzünden mahkum Charlie Bradbury… diğer tüm hainler gibi idam edilecek.
Will be executed” No!“the prisoner Charlie Bradbury, No!“For high crimes,“like all traitors before her.
Şirketimiz büyük bir baskıyla karşı karşıya kalır. Son olaylardan herhangi birinde Başkan Jeongun da parmağı olduğu ortaya çıkarsa.
If it turns out that Chairman Jeong had been involved in any of the recent happenings, our company will end up facing enormous pressure.
Gitmesine izin vermekle büyük bir hata yaptığımı sanmıştım.
I figured I would made a grave error in letting him go,
Çünkü Mısır Romanın kendi gıda tedariğinde çok önemli bir rol oynuyordu. Mısır büyük bir endişe kaynağıydı.
Because Egypt played a very important role Egypt was an enormous source of anxiety, in Rome's own food supply.
Ama kocamın ya da çocuklarımın benim kötü emellerim yüzünden… büyük tehlikede olduklarını ima etme.
Because of my sinister motives. But please do not suggest that my husband or my children are in grave danger.
Hitlerin garantisi üzerine kumar oynayacağımızı düşünürsen büyük bir hata yaparsın.
If you think we're going to gamble… on Herr Hitler's guarantees, you're making a grave mistake.
Çalışmalarından oluşan iki büyük müze sergisi 1984-85 yıllarında Pariste Grand Palaisde
Two major museum exhibitions of his work were held in 1984-85(in Paris, at the Grand Palais;
bize nasıl geldiği ve böylece çok büyük ölçeklere bakabiliriz ışığın seyahat şeklini etkiler,
so we can look on very large scales it affects the way that light travels,
Results: 150942, Time: 0.0371

Top dictionary queries

Turkish - English