DAHA in English translation

more
daha
artık
fazla
çok
dahası
another
başka
daha
diğer
bir
baska
yet
henüz
daha
hala
ama
yine
ancak
şimdilik
much
kadar
just
sadece
az önce
yalnızca
yeni
tıpkı
yeter
tam
hemen
biraz
daha yeni
one more
daha
bir kere daha
again
tekrar
yine
yeniden
bir daha
gene
have
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
never
asla
hiç
hiçbir zaman
daha
daha önce hiç
even
bile
hatta
daha

Examples of using Daha in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Neden daha yaşlısın?
Why are you older?
Daha büyük düşünmelisin, Sunshine.
You gotta think bigger, Sunshine.
Daha çayını bitirmedin. Nereye gidiyorsun?
You haven't finished your tea. Where are you going?
Hâlâ daha inanıyorum.
I still believe it.
Daha yakışıklı.
You are handsome.
Daha soyutlanabilir.- Ama komşularımdan yana çok şanslıyım.
But I have been very lucky with my neighbours. It can get quite isolated.
Daha kötüsü. En iyi arkadaşımın karısıydı.
It was the wife of my best friend.- Worse.
Daha kontrol edilmedi mi?
You haven't checked it yet?
Daha gerçek baba bile olmadan, 38 yaşında bir oğlum oldu.
I have a son who is 38 years old. Before I'm even a real father.
Daha bir sürü işim var,
I have many details to attend to
Daha sabah olmadı… Sabah olmuş.
It is morning. It's not morning, it's.
Bekle Prenses. Daha çocuk odasının manzarasını görmedin.
Hold on, princess, you haven't seen the view from the kid's room yet.
İşler daha iyi olamazdı. Çok şanslıydım.
I have been very lucky. Things couldn't have gone better.
Daha önce hiç bunun gibi bir şey görmemiştim.
I have never in my life seen anything like it before.
İşler daha iyi olamazdı. Çok şanslıydım.
I have been very fortunate. Things couldn't have gone better.
Onu daha aramadım.- Beni aradı.
I haven't called him back.- He called me.
Daha geçen hafta Thornton ile görüştüm. Hiç yok.
Only last week I was talking to Thornton. Nothing. Nothing.
Evet. Ama daha sonra ne olacağını bana söylemedin.
Yeah. But you haven't told me what happens next.
Daha önce hiç böyle bir şeyle uğraşmamıştım.
I have never had to deal with anything like this before.
Mekik pilotları daha gerçek bir Viper ile kalkış bile yapmadılar.
The shuttle pilots haven't even launched in a real viper yet.
Results: 335427, Time: 0.0607

Top dictionary queries

Turkish - English