HIT THE BUTTON in Turkish translation

• düğmeye bas
• tuşa bas

Examples of using Hit the button in English and their translations into Turkish

Hit the button, Johnny.
Bas düğmeye Johnny.

I thought I checked it before I hit the button.
Tuşa basmadan önce kontrol ettiğimden emindim.

I just have to hit the button.
Sadece düğmeye basmam gerek yani.

Hit the button.
Düğmeye basıyorum.

But you gotta hit the button.
Düğmeye isabet edersen.

But you gotta hit the button.
Ama düğmeyi vurması gerekiyor.

All right, gentlemen, Hit the button.
Pekala, beyler düğmeye basıyorum.

Could someone hit the button for penthouse?
Biri çatı katına basabilir mi?

Plug it in and hit the button?
İçeri sok ve butona bas.

That's when you reach out and hit the button.
Bunu çalıştırdığımı duyunca, uzanıp düğmeye basarsın.

Hit the button, in and out.- All you need to do is get within five feet of her.
Yapman gereken beş adım ötesine git tuşa bas, gir ve çık.

So I took a final look around, said my silent prayer,'hit the button to start the cameras working,'and I jumped from the gondola.
Etrafıma son bir kez baktım, sessiz bir şekilde dua ettim kameraları çalıştıran düğmeye bastım ve sepetten atladım.

Hit the button, in and out. All you need to do is get within five feet of her.
Tek yapman gereken beş adım yaklaşmak düğmeye basmak ve geri dönmek.

I can keep hitting the button.
Düğmeye basmaya ben devam ederim.

Today you just have to hit the buttons.
Bugün sadece düğmeye basman yeterli.

and if Jabba hits the button, the trap door's gonna open, you're gonna fall down into the dungeon below.
eğer Jabba düğmeye basarsa tuzak kapısı açılacak alt kattaki zindana düşecek.

Just hit the button!
Sadece düğmeye bas!

Hit the button!- $15.
Düğmeye bas!- 15 dolar.

I just hit the button.
Sadece düğmeye basıyorum.

Hurry! Hit the button!
Düğmeye bas. Çabuk!