THE BUTTON in Turkish translation

• buton
• düğmeye
• butona
• tuşa
• bastın
• button
• düğme
• butonu
• tuşu
• tuş
• butonun
• tuşta
• bastı

Examples of using The button in English and their translations into Turkish

The button. I can still save him.
Buton! Onu hala kurtarabilirim.

Uh, Nora… you have to press the button.- Uh-oh.
Tuşa basmalısın.- Uh-oh.- Uh, Nora.

The button is mocking me.
Tuş benimle alay ediyor.

Sorry. Can't find the button.
Tuşu bulamadım. Üzgünüm.

The button, it's jammed.
Buton tutukluk yaptı.

Yes. And you found the button unit inside the box?
Evet. Kutunun içindeki düğme ünitesini buldunuz mu?

All right, dealers. Put the button at seat 5.
Butonu beş numaralı koltuğa koyun.- Pekâlâ, dağıtıcılar.

Okay.- Push the button.
Tuşa bas.- Tamam.

Name is next to the button, dad.
Adım butonun yanında yazıyor baba.

The button tones were a peculiar pentatonic scale,
Tuş seslerinin kendine özgü pentatonik* bir tonu vardı,

Can't find the button. Sorry.
Tuşu bulamadım. Üzgünüm.

Yes. And you found the button unit inside the box?
Kutunun içindeki düğme ünitesini buldunuz mu? Evet?

For the button on Table 58. We will high card.
Numaralı masada buton için yüksek kart çekimi yapacağız.

Put the button at seat All right, dealers.
Butonu beş numaralı koltuğa koyun.- Pekâlâ, dağıtıcılar.

You have to push the button and pull on the handle.
Tuşa basıp kolu çekmen gerek.

Obviously.- Well, stop talking and press the button.
Güzel, bırak konuşmayı da bas şu butona.- Belli oluyor.

No, the button here that says"open" by the door.
Hayır, kapının yanındaki tuşta'' aç'' yazıyor.

Where's the button?
Tuş nerede?

The button starts in seat 5.
Buton beş numaralı koltuktan başlıyor.

Just push the button down.
Yalnızca tuşu aşağı bastır.