I LIKE TO GO in Turkish translation

[ai laik tə gəʊ]
[ai laik tə gəʊ]
gitmeyi severim
gitmeyi sevdiğim
gitmek isterim
want to go
wanna go
wants to get
would like to go
wants to leave
would wanna leave
wants to travel down
do you want to
hoşuma gidiyor

Examples of using I like to go in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sometimes I like to go on there, see how fat people are getting.
Bazen insanların ne kadar kilo aldığını görmek için girmeye bayılıyorum.
I like to go slow. Of course.
Tabii ki. Yavaş gitmeyi seviyorum.
No, but i like to go.
Hayır ama şeye gitmek.
And I heard you might have hardship. Good souls all, but… I like to go where I feel I can be most useful.
Hepsi iyi insanlar ama… en faydalı olabileceğim yere gitmeyi severim… ve darda olabileceğinizi duydum.
Now, before I fire a handgun, I like to go over a few of the basics just to make sure I'm ready, okay?
Şimdi, silahı kullamadan önce, hazır olana kadar, bazı temel şeylerin üstünden gitmek istiyorum, tamam mı?
Good souls all, but… I like to go where I feel I can be most useful, and I heard you might have hardship.
Hepsi iyi insanlar ama… en faydalı olabileceğim yere gitmeyi severim… ve darda olabileceğinizi duydum.
Another place I like to go. What nights she works here,
Hangi gece gitmeyi sevdiğim başka bir yerde çalıştığını.
I like to go where I feel I can be most useful, Good souls all, but… and I heard you might have hardship.
Hepsi iyi insanlar ama… en faydalı olabileceğim yere gitmeyi severim… ve darda olabileceğinizi duydum.
Where I like to go when I'm stuck here in Tokyo. I know a nice quiet place.
Tokyoda tıkılıp kaldığımda gitmeyi sevdiğim sessiz, hoş bir mekan var.
I like to go where I feel I can be most useful, and I heard you might have hardship. Good souls all, but.
Hepsi iyi insanlar ama… en faydalı olabileceğim yere gitmeyi severim… ve darda olabileceğinizi duydum.
I know a nice quiet place where I like to go when I'm stuck here in Tokyo.
Tokyoda tıkılıp kaldığımda gitmeyi sevdiğim sessiz, hoş bir mekan var.
And I heard you might have hardship. I like to go where I feel I can be most useful, Good souls all, but.
Hepsi iyi insanlar ama… en faydalı olabileceğim yere gitmeyi severim… ve darda olabileceğinizi duydum.
Good souls all, but… and I heard you might have hardship. I like to go where I feel I can be most useful.
Hepsi iyi insanlar ama… en faydalı olabileceğim yere gitmeyi severim… ve darda olabileceğinizi duydum.
I like to go when it's not crowded, but it's so hard to motivate after work.
Kalabalık değilken gitmeyi seviyorum ama işten sonra motive olmak çok zor.
But it's so hard to motivate after work. I like to go when it's not crowded.
Kalabalık değilken gitmeyi seviyorum ama işten sonra motive olmak çok zor.
At night I like to go to Cosmopolitan, where I lived all my life. City where born and my children grew up.
Hayatım boyunca yaşadığım, çocuklarımı büyüttüğüm şimdiyse onların kendi çocuklarını büyüttüğü kozmopolit şehirde geceleri dışarı çıkmayı seviyorum.
I like to go back in my mind to that other world. But, shut up in a room, in a closed world.
Ama kapalı bir dünyadaki bir odaya tıkılıp kalmışken… zihnimde o diğer dünyaya geri gitmeyi seviyorum.
I like to go old school.
Ben eski okula gitmeyi severim.
Wilbur and I like to go fishing.
Wilbur ve ben balığa gitmeyi seviyoruz.
I like to go there in my sleep.
Uykumda oraya gitmeyi seviyorum.
Results: 13184, Time: 0.058

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish