Examples of using In the studio in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Percent of what's goin' on is the artist in the studio.
Olayın yüzde 99u stüdyodaki sanatçıya bağlıdır.Actually, I have been in the studio, yeah?
Aslında stüdyodaydım, tamam mı?Owls in the studio.
He's joined us in the studio.
Well, there's no outside drinks allowed in the studio.
They heard Faraday in the studio, but nobody knows the guy.
Atölyedekiler Faraday adını duymuşlar, ama kimse adamı tanımıyor.And while eliot's in the studio, Parker will get into the safe and grab the masters.
Eliot stüdyodayken Parker kasayı açıp kopyaları alacak.They're in the studio now. They're finishing an album for us.
Şuan stüdyodalar bizim için bir albüm bitiriyorlar.Not just in the studio.
Sadece stüdyodakiler değil.In the studio. New demo by the end of the month.
Stüdyodalar, ay sonuna kadar yeni bir demo çıkacak.Joining us today in the studio is special guest Damon Salvatore!
Bugün stüdyomuzdaki özel konuğumuz ise Damon Salvatore!That day in the studio, I hated you so much.
Atölyendeki o gün, senden öyle çok nefret ettim ki.Not in the studio.
She's in the studio. He's got her in the studio, they're together.
Artık stüdyodadır. Vermeer onu There's a day bed in the studio. Studio. .
Stüdyo. How do you work there when Are you snooping around in the studio?
Stüdyolarımızda etrafı kolaçan eden polis olunca nasıl çalışabiliriz?One time in the studio, Snoop ran out of matches, What?
Bir kere Snopun stüdyo bölümünü izlemiştim…- Ne?Back to you in the studio.
Stüdyo ya geri dönüyoruz.How come? I lived in the studio of that man and I returned his keys.
