LIVE WITH IT in Turkish translation

[liv wið it]
[liv wið it]
bununla yaşa
by this age
bununla yaşarım
bununla yaşamalısın
live
bununla yaşamaya
live
bununla yaşamam
live
onunla yaşa
bu yükle yaşamak istemiyorsan yaşama

Examples of using Live with it in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Now I have to live with it.
Şimdi benim bununla yaşamam gerek.
Live with it. House, you were wrong.
Bununla yaşamalısın. House. Yanılıyorsun.
Why can't we just tell them the truth and live with it?
Neden onlara gerçeği söyleyip bununla yaşamaya alışmıyoruz?
You have here this proof and… one has to live with it.
Burada bu kanıt var ve herkes bununla yaşamak zorunda.
You live with it. You want to pay your debt, No.
Bedel ödemek istiyorsan, bununla yaşa. Olmaz.
But then you have to live with it.
Ama sonra bununla yaşamam gerekecek.
House, you were wrong. Live with it.
House. Yanılıyorsun. Bununla yaşamalısın.
Face that reality and live with it.
Bu gerçekle yüzleş ve bununla yaşamaya alış.
The victims were still attacked, and they have to live with it forever.
Kurbanlar saldırıya uğradı bir kere ve sonsuza dek bununla yaşamak zorundalar.
You live with it. No.
Hayır. Bununla yaşa.
I have to live with it.
Bununla yaşamam gerek.
You know he's right. Live with it.
Biliyorsun, o haklı. Bununla yaşamalısın.
Almost everyone's better than you, live with it.
Hemen hemen herkes senden daha iyidir, bununla yaşamaya alış.
So I guess we just have to live with it. Can't change the past.
Bilmiyorum. Geçmişi değiştiremeyiz, sanırım bununla yaşamak zorundayız.
No… You live with it.
Hayır. Bununla yaşa.
But I didn't die, and now I have to live with it.
Ama ölmedim, şimdi ise bununla yaşamam gerekiyor.
Live with it. House, you were wrong.
House. Yanılıyorsun. Bununla yaşamalısın.
Can't change the past, so I guess we just have to live with it.
Bilmiyorum. Geçmişi değiştiremeyiz, sanırım bununla yaşamak zorundayız.
I know, but I have to live with it.
Biliyorum, ama bununla yaşamam gerekiyor.
Live with it. You know he's right.
Biliyorsun, o haklı. Bununla yaşamalısın.
Results: 184, Time: 0.0535

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish