OUR DATABASE in Turkish translation

veri tabanımızı
veritabanımız
database
veri tabanımız
veri tabanımıza
veritabanımızda
database

Examples of using Our database in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
If she was Navy, she would be in our database.
Öyle olsa veritabanımızda kayıtlı olurdu.
Seriously, do you really think I want to compromise our database?
Cidden, veritabanımızı riske atmak istediğimi mi sanıyorsun?
Look, rebuilding our database is the only solution to this problem.
Bak, veritabanımızı yeniden kurmak bunun için tek çözüm.
They're trying to download our database.
Veritabanımızı indirmeye çalışıyorlar.
Didn't hit anything from our crime scene or our database.
Olay yeri bulguları veya veri tabanımızla örtüşen bir şey çıkmadı.
We have been working to reconstruct our database.
Veritabanımızı yeniden oluşturmaya çalışıyoruz.
Nothing in our database.
Veritabanımızda kayıtlı değil.
This is why NSA wanted us to transfer over our database.
NSA veritabanımızı aktarmamızı bu yüzden istedi.
So hoyt's crosschecking everything On the phone against our database?
Peki, Hoyt telefondaki her şeyi veri tabanımızdaki bilgilerle karşılaştırıyor mu?
You may access our database and schematic information from this computer terminal,
Bu bilgisayar terminalinden veri tabanımıza girerek, gerekli şemalara ulaşabilirsiniz,
Well, this will cross-reference her face against our database of over a million images of exploited kids.
Peki, bu onun yüzünü bizim veritabanımızdaki bir milyondan fazla resimle karşılaştıracak.
Until we share our database, they have only our word of what's out there.
Veritabanımızı paylaşana kadar ellerinde sadece bizim uzayda daha neler olduğuna dair sözümüz var olacak.
I will have to cross- reference the Goa'uld names with our database, but offhand, I recognise these three, sir.
Bizim veri tabanımızdaki Goauld isimleriyle karşılaştırmalıyım, ancak ilk bakışta şu üçünü tanıdım, efendim.
There would have been nothing for you to modify if I hadn't shared our database.
Eğer sizinle veri tabınını paylaşmamış olsaydım elinizde onları değiştirebilecek hiç bir şey olmayacakdı.
Ensign Sato and I have been working… to reconstruct our database.
Teğmen Sato ve ben veritabanımızı… yeniden oluşturmaya çalışıyoruz.
And then, the sauce I talked about with our technology stew-- that secret sauce was, effectively, software that allowed us to match the performance footage of Brad in live action with our database of aged Benjamin,
Ve sonra, teknoloji türlümüzdeki bahsettiğim sos, gizli sos, etkili bir şekilde Bradin canlı performansını veritabanımızdaki yaşlanmış Benjamin ile, elde ettiğimiz FACS şekilleri
I searched all our databases-- all I got was Samuel Duggan's date of birth.
Bütün veritabanımızı araştırdım bulabildiğim tek şey Samuel Dugganın doğum tarihi.
That tail number doesn't show up in any of our databases.
Kuyruk numarası veri tabanlarımızın hiçbirinde görünmüyor.
You hacked the hospital and our databases and changed her records.
Hastanenin ve bizim veri tabanlarımıza sızıp onun kayıtlarını değiştirdin.
Check this out-- Taggart's been using our databases to access personal information about Schane's family.
Taggart Schanein ailesiyle ilgili kişisel bilgilere ulaşmak için bizim veri tabanımızı kullanıyordu.
Results: 48, Time: 0.0484

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish