Examples of using Pixels in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
It's made of pixels.
Piksellerden oluşmuştur.It's like watching pixels dry.
Sanki sıkıcı piksellere bakıyor gibiyim.He wrote cutting-edge software that manipulates pixels.
Piksellerle oynayabilecek güçte gelişmiş bir program yazdı.We replaced pixels and then built a 3-D model of it.
Piksellerle yer değiştirdik ve 3 boyutlu bir modelini oluşturduk.Those are cities made of pixels, right?
Onlar pixellerden yapılma şehirlerdi değil mi?Your pixels are really sharp! Ow!
Ah! Pixellerin gerçekten keskinmiş!Those are cities made of pixels, right?
Onlar pikselden yapılmış şehirler, değil mi?We manipulate the pixels in gray scale and.
Gri skalasına göre piksellerle oynayalım ve.Only then it goes all pixelly. Despite 8 mega pixels.
O zaman 8 mega Now, these aren't just little points of light, little pixels.
Şimdi, bunlar sadece düşük piksellerdeki küçük ışık demetleri değil.The resolution is 96 x 68 pixels.
Çözünürlük 96 x 68 pikseldir.The format has a maximum size of 255x255 pixels.
Formatın boyutu maksimum 255x255 pikseldir.The pointillist movement is that kind of paintings where everything is broken down into dots and pixels.
Noktacılık akımı her şeyin noktalara ve piksellere dönüştürüldüğü bir resim türü.We get maybe Four pixels across, Maybe 12 pixels total.
Boydan boya toplam 4 piksele toplamda da 12 piksele sığıyor.Digital images are comprised of pixels.
Dijital görüntüler piksellerden oluşur.Digital fortresses made of bits, bytes, and pixels.
Bit, bayt ve piksellerden oluşan dijital kaleler.Still have a couple dead pixels.
Hâlâ birkaç ölü pikseli var.The smallest subatomic particles we can see look like pixels.
Görebileceğimiz en küçük atom altı parçacıkları piksellere benzer.Property that shows the current video size in pixels.
Geçerli görüntü boyutunu piksel cinsinden gösterme özelliği.The same dead pixels.
Aynı ölü pikseller mi?
