PREDATORS in Turkish translation

['predətəz]
['predətəz]
avcılar
hunter
slayer
hunting
predator
fighter
huntsman
trapper
stalker
huntress
hunterman
yırtıcı
predator
of prey
ferocious
ravenous
raptor
ripper
ravening
ferociously a
rapacious
etoburlar
carnivore
carnivorous
flesh-eating
meat-eating
predator
predatörler
predator
avcıları
hunter
slayer
hunting
predator
fighter
huntsman
trapper
stalker
huntress
hunterman
avcı
hunter
slayer
hunting
predator
fighter
huntsman
trapper
stalker
huntress
hunterman
yırtıcı hayvanların
predator
avcılardan
hunter
slayer
hunting
predator
fighter
huntsman
trapper
stalker
huntress
hunterman
yırtıcı hayvanları
predator
yırtıcı hayvan
predator
yırtıcılardır
predator
of prey
ferocious
ravenous
raptor
ripper
ravening
ferociously a
rapacious
predatorları

Examples of using Predators in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Big predators seldomfind a way in here.
Büyük yırtıcı hayvanlar, buraya girmek için nadiren bir yol bulur.
There's no predators.
Burada predatörler yok.
Their extravagant beauty is meant to confuse predators and prey alike.
Bunların aşırı güzelliği yırtıcıların kafasını karıştırmak içindir ve tıpkı onlar gibi avlanabilir.
And ambush predators, they wait for the prey to come within ambush distance before striking.
Pusu yırtıcıları saldırmadan önce avlarının pusu mesafesine gelmelerini bekliyorlar.
And she deposits her eggs where they will be safe from both currents and predators.
Hem de yırtıcılardan korunacakları bu çukura bırakıyor. Dişi yumurtalarını hem akıntıdan.
Many predators inhabit a territory packed with prey. The Tasmanian devil.
Çoğu yırtıcı, avlarla dolu bir bölgeyi mesken tutar. Tazmanya canavarı.
Predators here, however, don't just rely on vision many have tiny eyes.
Ancak buradaki yırtıcı hayvanlar sadece görüşe bel bağlamazlar çoğunun küçük gözleri vardır.
When the sun goes down? So what do predators do.
Ne yaparlar? Peki etoburlar, güneş battığında.
Incoming Predators! Prepare for battle!
Savaşa hazırlanın! Predatörler geliyor!
The lionfish. Their extravagant beauty is meant to confuse predators.
Bunların aşırı güzelliği yırtıcıların kafasını karıştırmak içindir Aslan balığı ve tıpkı onlar gibi avlanabilir.
Elected me to punish predators. The people of Manhattan.
Manhattan halkıysa beni yırtıcıları cezalandırmam için seçti.
Having fed the predators, the cicadas leave one final gift for the forest itself.
Avcıları doyuran ağustos böcekleri, ormana son bir armağan bırakır.
Like all predators, they seek parts of the ocean where their food is thickest.
Bütün yırtıcı hayvanlar gibi onlar da okyanusta yiyeceklerin en fazla olduğu yerleri arıyorlar.
Which discourage would-be predators. Céline: Inside their fins are venomous spines.
Yüzgeçlerinin içindeki zehirli dikenler sözümona yırtıcı olan yaratıkların cesaretini kırar.
So, what do predators do… when the sun goes down?
Ne yaparlar? Peki etoburlar, güneş battığında?
Like that big one. Other Predators.
O büyük olan gibi. Diğer Predatörler.
Nowhere else is the tension between predators and prey more obvious.
Başka hiçbir yerde av ile avcı arasındaki gerilim bu kadar bariz değildir.
Being in close proximity to these top predators is too dangerous.
Bu yırtıcıların yakınında durmak çok tehlikeli.
Rex, we are these animals only protectors, not their predators.
Rex, biz bu hayvanların koruyucularıyız, onların avcıları değiliz.
Sharks, tigers, birds of prey… predators that eat other predators.
Köpek balıkları, kaplanlar, yırtıcı kuşlar diğer yırtıcıları yiyen yırtıcılar.
Results: 811, Time: 0.0579

Top dictionary queries

English - Turkish