SEDUCTION in Turkish translation

[si'dʌkʃn]
[si'dʌkʃn]
cazibe
charm
attraction
glamour
appeal
attractiveness
temptation
fatale
fascination
allure
baştan çıkarma
to seduce
seduction
to entice
to tempt
ayartma
to seduce
seduction
baştan çıkarmayla
seduction
to seduce
don't tempt
temptation
seductive
of enticement
baştan çıkartma
seducing
baştan çıkarmak
to seduce
seduction
to entice
to tempt
baştan çıkardığın
to seduce
seduction
to entice
to tempt
ayartmak
to seduce
seduction
cazibenin
charm
attraction
glamour
appeal
attractiveness
temptation
fatale
fascination
allure
iğfal
raped
i'm defiling
seduction

Examples of using Seduction in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Seduction does take time.
Baştan çıkarmak uzun sürer.
Okay. Maybe seduction isn't your special power.
Tamam. Belki de ayartmak senin özel gücün falan değil.
And blood! And seduction!
Ve cazibenin! Ve kanın!
Okay. Maybe seduction isn't your special power.
Belki de ayartmak senin özel gücün falan değil. Tamam.
Our method: seduction.
Yöntemimiz: Baştan çıkarmak.
And seduction! And blood!
Ve cazibenin! Ve kanın!
Maybe seduction isn't your special power. Okay.
Belki de ayartmak senin özel gücün falan değil. Tamam.
Fostering dissent is like seduction, Relax, Kane.
Rahat ol Kane. Karşıt düşünceyi beslemek, baştan çıkarmak gibidir.
Maybe seduction isn't your special power. Okay.
Tamam. Belki de ayartmak senin özel gücün falan değil.
Relax, Kane. Fostering dissent is like seduction.
Rahat ol Kane. Karşıt düşünceyi beslemek, baştan çıkarmak gibidir.
It's all part of her little seduction, And she is still seducing you.
Tüm bunlar onun küçük baştan çıkarmasının bir parçası ve seni hâlâ baştan çıkarıyor.
The seduction of wine, money blinds them,
Paranın ve şarabın cazibesi onları kör ediyor.
How we decline the seduction of revenge.
İntikamın cazibesini nasıl geri çevirebiliriz.
He doesn't believe in my powers of seduction.
Benim cazibemin gücüne pek inanmıyor.
Refusing a guest seduction.
Bir ziyaretçinin baştan çıkarmasını reddetti.
All seduction objects leaving with the commando are expected.
Baştan çıkarmanın tüm nesneleri komandolar bekleniyor.
They never tell how the teacher does the seduction.
Hiçbir zaman öğretmenin baştan çıkarmayı nasıl yaptığını söylemiyorlar.
Arrest that girl for unlawful seduction!
Bu kızı yasadışı baştan çıkarmadan dolayı tutuklayın!
I bought that Seduction Armor last week.
Geçen hafta Baştan Çıkartıcı Zırhı almıştım.
Virginity and impurity, represented by Laura's giving in to the goblins' seduction.
Bakirelik ve safsızlık, Lauranın goblinlerin baştan çıkarmasına verdiği temsil.
Results: 145, Time: 0.0681

Top dictionary queries

English - Turkish