Examples of using Tablet in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
阿卡说他父亲了解牌匾的秘密 Ahk said that his father knew the secrets of the tablet.
Yes! Okay, I have already hacked into Congressman Shusterman's tablet.
But yes, I read the tablet wrong. Now let's not linger on this.
You think that notebook is a stone tablet?
Let's see if the newly discovered tablet at Göbekli Tepe can solve the mystery?
Bakalım, Göbeklitepede yeni bulunan bu tabletin sırrı çözülebilecek mi?Let's not get late on this, but yes I read the tablet wrong.
Şimdi fazla dert etmeyin ama,… yazıtı yanlış okumuşum.Swallow the tablet.
I will give you the tablet and the combination.
Önce şifreyi ve yazıtı bana vereceksin.And a cyanide tablet.
Bir de siyanür hapı.Could you get me a headache tablet?
Ben bir baş ağrısı hapı alabilir miyim?It's OK. Could you get me a headache tablet?
Tamam, tamam. Ben bir baş ağrısı hapı alabilir miyim?There's no sign of Delancey's tablet.
Delanceynin tabletine dair en ufak iz yok.I will need my tablet.
Tabletime ihtiyacım olacak.We smashed our own tablet and started yelling.
Kendi tabletimizi kırıp bağırmaya başladık.According to Spangle's tablet, Norack recently acquired this warehouse, here.
Spanglenin tabletine göre Norack son zamanlarda buradaki depoyu satın almış.Give me my tablet.
Tabletimi ver.We have to get to the chief of staff's tablet.
Özel Kalemin tabletine ulaşmak zorundayız.The files you copied off that tablet are exactly what we need to do it.
Tabletten kopyaladığın dosyalar bu iş için yeterli.Let's get our tablet.
Gidip tabletimizi alalım.She's still decrypting the data from Khan's tablet.
Hala Khanın tabletindeki şifreleri çözmekle uğraşıyor.
