TICKLED in Turkish translation

['tikld]
['tikld]
gıdıklar
tickle
are ticklish
gıdıklayan
tickle
gıdıkladığı
tickle
gıdıkladığını
tickle
gıdıklarken
tickle
are ticklish

Examples of using Tickled in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
If I were tickled by the rub of love.
Eğer aşkın sürtüşüyle gıdıklanmış olsaydım.
Tickled her 40 times.
Kere gıdıklamış.
I just- i'm so tickled!
Ben sadece… Çok gıdıklandım!
Tickled to death.
Ölüm gıdıklanması.
Tickled him twice.
İki kere gıdıkladım.
by human babies and bonobos when tickled.
bonobo bebekleri gıdıklanarak çıkardıkları sesler kaydedildi.
That thing tickled.
Çok gıdıklamıştı.
You tickled me.
Beni gıdıkladın.
I have been tickled harder than that.
Bundan daha sert gıdıklandığım oldu.
Tickled to death?
Ölümüne gıdıklama.
Snuck into my room and tickled my toes once.
Belki de odama gelip ayaklarımı gıdıklarsın.
What if I tickled you?
Peki seni gıdıklasam?
I'm tickled I came.
Geldiğime memnun oldum.
You seem tickled to death.
Ölene kadar gıdıklanmış gibi görünüyorsun.
Do you want your tummy tickled?
Göbeğini okşamamı mı istiyorsun?
That tickles me in a way that if Loretta tickled me in that way.
Bu bir bakıma Lorettanın beni gıdıkladığı gibi gıdıklıyor.
You missed an appointment. I can't imagine he's… tickled.
Bir randevuyu kaçırdın bunun onu eğlendirdiğini sanmıyorum.
I would be tickled to help you pop this biblical zit.
Size bu olayı çözmede yardım edebilirsem çok memnun olurum.
Tom tickled Mary.
Tom, Maryyi gıdakladı.
I have never been so tickled in my life.
Hayatımda hiç bu kadar memnun olmadım.
Results: 68, Time: 0.0479

Top dictionary queries

English - Turkish