UNLIMITED in Turkish translation

[ʌn'limitid]
[ʌn'limitid]
sınırsız
unlimited
limitless
infinite
boundless
unrestricted
endless
unfettered
unbounded
without limits
bottomless
unlimited
sonsuz
infinite
eternal
endless
forever
everlasting
infinity
eternity
unlimited
ultimate
boundless
limitsiz
max
limitations
unlimitedin
unlimitede
sınırsızdır
unlimited
limitless
infinite
boundless
unrestricted
endless
unfettered
unbounded
without limits
bottomless

Examples of using Unlimited in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Just when it comes to unlimited wishes, you kind of landed on sssshallow.
Eğer küçülmeyi düşünüyorsanız. Sssssınırsız dileklerine de sıra gelecek zamanla, sığ olursan biraz.
We are unlimited beings.
Bizler sınırlandırılmamış varlıklarız.
Yeah, unlimited residence permit.
Evet, süresiz oturma izni.
I want unlimited things.
Ben sinirlanmamis seyleri istiyorum.
The first promises clean, unlimited, renewable energy.
Birincisi; temiz, sınırsız ve yenilenebilir enerji vaadediyor.
Unlimited microchip capacity.
Kapasite sınırı olmayan mikroçipler.
There's stuff about Rook Unlimited in here I don't think anyone remembers.
Burada Rook Unlimited ile ilgili kimsenin hatırlamadığı yazılar var.
Previously on Justice League Unlimited.
Justice League Unlimitedte Önceki bölümde.
Yeah, you see in Little Jerry Seinfeld the unlimited future you once had.
Evet, Küçük Jerry Seinfeldde bir zamanlar senin sahip olduğun sınırsız geleceği gördün.
Supports the union, got you guys unlimited overtime on your last contract.
Birlik destekçileri, sizlerin son sözleşmelerine sınırsız fazla mesai verdiler.
and I have unlimited men!
benimse limisiz adamım var!
Ours are better weapons, but they have unlimited bullets.
Bizim silahlarımız daha iyi, ama onların sayısız kurşunu var.
Unlimited credit, courtesy Trans-Galactic.
Trans-Galactic te kredi limitin yok.
I wasn't worried because I have unlimited mileage on my rental car.
Hiç üzülmedim çünkü kiraladığım arabada kilometre sınırı yoktu.
You can't beat all of Rook Unlimited.
Bütün Rook Unlimitedı yenemezsiniz.
Are they free and unlimited for an entire year?
Bedava ve yıl boyunca limitsiz mi?
But for Europe such a war would be unlimited.
Ama Avrupa için böyle bir savaşın sınırı olmayacaktır.
Well then, you know that he has unlimited resources, and I can't fight a war on multiple fronts.
O zaman limitsiz kaynakları olduğunu da biliyorsun… ve birden fazla cephede savaşamam.
And the thing we're up against, it has virtually unlimited resources, governments working unwittingly at its behest, operatives around the
Karşı karşıya olduğumuz şeyin neredeyse limitsiz kaynakları var. Hükümetler bile farkında olmadan onun için çalışıyor.
Call of Duty: Finest Hour is a first-person shooter video game developed by Spark Unlimited and published by Activision for GameCube,
Call of Duty: Finest Hour, Spark Unlimited tarafından Xbox, PlayStation 2 ve GameCube platformları için geliştirilmiş
Results: 1142, Time: 0.0684

Top dictionary queries

English - Turkish