Examples of using Sonsuz in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Sonsuz zaman olsa.
O kahramansı düşünceleri ve sonsuz enerjisi olan bir adamdı.
Dokunabileceğimiz şeyler sonsuz değildir. Şu Lien.
Eğer hatta ulaşırsa, sanal olarak sonsuz bir güce sahip olacak.
Ben olmasaydım, hala sonsuz bir boşlukta uyuyor olacaktın.
Dük Reginaldın Sonsuz Olasılıklar Sahasına hoşgeldiniz.
Eğilip sonsuz sadakat yemini etmek için mi buradasın?
Sonsuz vaktini, kavuşamayacağın gençliğini kovalayarak harcamak nedir bilir misin?
Michael Pearsona sonsuz nezaketi ve zamanı için teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Her zaman, sonsuz öldürme isteğine karşı bir savaş içindeydi.
Evet, doymak bilmez bir libido ve sonsuz para ölümcül bir kombinasyon.
Sonsuz Hazineler.
Sonsuz acıya sebep olacak.
Sen benim sonsuz sadakatime sahipsin, Kaptan.
Sonsuz kainat içinde eşit şekilde yayılış ince gazı.
Bir adamın sonsuz sadakatine değecek bir kadın bulmak çok zordur.
Ve sonsuz zenginlikle aramızda sadece bir adam duruyor.
Ve sonsuz potansiyeli temsil ediyor. Genç kızımız merakı, bilgi arayışını.
Eğer ödülü kazanırsa ölümlüler sonsuz karanlıkta acı çekecekler.
Artık değil. Kaliforniyadaki kiracıların neredeyse sonsuz hakları var.