WRITING SOMETHING in Turkish translation

['raitiŋ 'sʌmθiŋ]
['raitiŋ 'sʌmθiŋ]
bir şey yazmak
to write something
to say something
bir şey yazmayı
don't write anything
bir şeyler yazmaya
to write something
to say something
bir şeyler yazmayı
don't write anything

Examples of using Writing something in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I would love to see you try writing something more personal and risky.
Senin daha kişisel ve riskli şeyler yazmanı görmek istiyorum.
She takes a piece of chalk and begins writing something on the floor.
Bir tebeşir alıyor ve yere birşeyler yazmaya başlıyor.
Kelsi's writing something amazing for Troy and Gabriella.
Kelsi, Troy ve Gabriella için harika bir şey yazıyor.
The fact is I'm in the middle of writing something myself about the Siegfried myth.
Aslında ben de Siegfried efsanesi hakkında bir şeyler yazmaktaydım.
The fact is I'm in the middle of writing something myself about the Siegfried myth.
Aslına bakarsan şu sıralar Siefried Efsanesi hakkında bir şeyler yazmakla meşgulüm.
He's holding a pen and writing something.
Elinde kalem var, bir de bir şeyler yazıyor.
I have always been so afraid of getting in the studio or writing something.
Ben de stüdyoya girmekten, bir şeyler yazmaktan çok korkardım.
Whether it's writing something simple just to rock the crowd
Basit bir şey yazmak olsun, kalabalığı coşturmak olsun,
Stop messing around with your pencilsand your notebooks Yeah, it means… and start writing something already.
Bir şeyler yazmaya başla. Kalem ve defterle oyalanmayı bırak da.
And start writing something already. Stop messing around with your pencilsand your notebooks Yeah, it means.
Bir şeyler yazmaya başla. Kalem ve defterle oyalanmayı bırak da.
Actually the night I met you… I started writing something, so my life's been really consuming.
Seninle tanıştığım gece bir şey yazmaya başladım, haliyle biraz meşguldüm.
You see, he started out writing something, and then he starts rambling on and on and on. Look, I found this manuscript paper.
Görüyorsunuz, bir şey yazmaya başlamış ve sonra… gelişi güzel bir şeyler yazmış da yazmış. kağıdı buldum.
I saw her in her house through the front window as clear as day, writing something at a desk.
Onu evinin ön penceresinden net bir şekilde gördüm. Masasında bir şey yazıyordu.
Older research involved looking at the limits of people performing simultaneous tasks like reading stories, while listening and writing something else, or listening to two separate messages through different ears i.e., dichotic listening.
Eski araştırmalar, hikâye okurken müzik dinlemek ya da başka bir şey yazmak veya iki ayrı mesajı farklı kulaklardan dinlemek( dichotic listening: çift kulaklı dinlemek) gibi insanların eşzamanlı işler yaparkenki kısıtlamaları/sınırları içerirdi.
I have got two writers writing something for it, so I can throw you into the mix,
şu anda bu pozisyon için iki yazar bir şeyler yazıyor. Seni de olaya dahil ederim
Oh, come on, I had to write something.
Yapma ya! Bir şey yazmak zorundaydım.
Try and write something today.
Bugün bir şeyler yazmayı dene.
If my clumsy fingers had enough room I would write something like this.
Dolma gibi parmaklarımın rahat yazabileceği alan olsaydı böyle bir şey yazmak isterdim.
You think you could write something for me?
Bana da bir şeyler yazmayı düşünür müsün?
Try and write something of your own, like… a feeling, or sorrow.
Kendinden gelen bir şey yazmaya çalış bir his veya bir kederi anlat.
Results: 47, Time: 0.0695

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish