ÇALARIM in English translation

i play
oynarım
çalıyorum
oynuyorum
çalarım
canlandırıyorum
ben oynarım
taklidi
ben çalacağım
oyunu oynarım
oynatmadan
steal
çalmak
çalacak
çalıyor
çalalım
çalar
çalın
hırsızlık
çalabilir miyim
player
çapkın
oyuncusu
futbolcu
çalar
oynatıcı

Examples of using Çalarım in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Santranç kabiliyetim de çok ileridir.- Keman çalarım.
And my chess routines are quite advanced. I play the violin.
Tamamen varsayımsal.- Ben de bu sosisi çalarım.
Purely hypothetically. I can steal this sausage.
Adım Tom Van Allen. Trompet çalarım.
I play the trumpet. My name is Tom Van Allen.
Ben de saklanırım! Çalarım!
Steal. I can hide!
Adım Tom Van Allen. Trompet çalarım.
My name is Tom Van Allen. I play the trumpet.
Hayır, hayır, hayır, gerçi biraz basgitar çalarım.
No, no, no. I play a little bass, though.
Şarap severim ve oğlumun doğum gününü çalarım.
I love chardonnay and stealing my son's birthdays.
Ama ben sadece zenginlerden çalarım ve sahtekarlardan!
But I only stole from the rich and the powerful. Or from crooks!
İstediğim kadar gürültülü çalarım, pis İtalyan!
I will play as loud as I want, you little wop!
Zenginlerden çalarım ve fakirlere veririm!
I steal from the rich and give to the poor!
Sen kazandın. Çalarım ama sadece 10a kadar.
You win, I will do my playing, but only until 10.
Ben çalarım, sonra da sana veririm.
I will steal it and give it to you.
Çalarım ama lütfen söylememi istemeyin.
I will play, but please don't make me sing.
Ben nasıl bir şey çalarım, geri zekâlı?
How could I have stolen anything, you imbecile?
Ben halkla piyano çalarım.- Halk.
I play piano on the people.- The people.
Piyano çalarım. Ben de.
Me too. I play the piano.
Çalarım. Yok yav.
Nah, you steal it.
Çalarım. Benim için yapabileceğin tek birşey var, Frank.
There's one thing you can do for me, Frank. Steal it.
Onun için çalarım. Boş versene.
I will play for him. Forget it.
Ben çalarım, sen söylersin.
I will play, and you sing.
Results: 312, Time: 0.025

Top dictionary queries

Turkish - English