Examples of using Çoban in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
İçinde çoban yok tabii, bildiğimiz et ve patates.
Bir de bana Çoban dedi.
Asıl olarak Norveçli çoban ve köylülerin başlıca yemeği idi.
Bir tavuk, çoban Sam.
İki yerli çoban, Amur ve Nasır,
Herkül… Dizinde Arcturus yıldızıyla Çoban ve… Afedersin.
Birer çoban olacağız. Senin için Tanrım, senin için.
Alman çoban köpeklerini, Köpekler… pitbulları eğittik.
Alman çoban köpeklerini, Köpekler… pitbulları eğittik.
Alman çoban köpeklerini, Köpekler… pitbulları eğittik.
Alman çoban köpeklerini, Köpekler… pitbulları eğittik.
Geçen yıl. biz perileri vardı ve Çoban kostüm partisi.
Bizler çoban değil racayız!
Bu ren geyiği çoban kampı.
Çoban kızından başkasını bulamadın mı?
Umarım çoban turtası seversin.
Ya da var biberli çoban böreğimiz de Üstünde gerçek çobanla birlikte.
Çoban turtası muhteşem.
Çoban ben değilim.
Çoban, davar arası bir şeymiş gibi görünüyorsun.