Examples of using Ölmekle in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ölmekle bayılmak arasında fark vardır. Güven bana.
Ölmekle bayılmak arasında fark vardır. Güven bana.
Güven bana. Ölmekle bayılmak arasında fark vardır.
Ölmekle de kalmamışlar, parçalanmışlar.
Sanki çoktan ölmüşüz ya da ölmekle kaybedecek bir şeyimiz yokmuş gibi.
Ölmekle neden bizim hayatımızı tehlikeye atıyor?
Yalnız kalırım ve ölmekle aynı şey olur.
Ölmekle kalmadı, parçalandı.
Planette kendi kendine söylenmekten çok ölmekle ilgilendiğini düşünürdüm.
bütün hayatlarını ölmekle geçiriyorlar.
Otuz saniyelik ömürleri var ve tüm ömürlerini ölmekle geçiriyorlar.
Sanırım, ölmekle ilgili beni en çok korkutan şey bu hiç bilmediğim bütün şeylerin var olduğu gerçeği, anlıyor musun?
Tüm hoo-hah lar ölmekle ilgili savaşmayı istetmiyor… tam bir zırvalık!
Onlar, cenin ölmekle beraber, onların bizde yamyam cesedinin, hem de bazı Kanadalı buluşma
dezenfektanın birkaç saat daha, ölmekle yaşamak arasında bir fark yaratmasını umuyoruz.
insanlar benim sesimle dalga geçiyorlardı… ya da ölmekle meşgulsün.
O da ağırkanlı dışarıda bir yerlerde küçük bir arı gibi ölmekle meşgul.
ya konuşmakla meşgulsün… ya da ölmekle meşgulsün.
Natalie Prior, elimde olan bilgiyi korumak için ölmekle kalmadı… Ondan çaldın.- Kes şunu.
Böyle bir düşüşten ölme ihtimali,… bir asteroit düşmesinden ölmekle… aşağı yukarı aynıdır.