ÖLMEM IÇIN in English translation

to die
ölmek
ölüme
ölecek
ölen
ölümüne
die
to death
ölümüne
öldürüldü
ölüme
ölüm
ölesiye
öldüresiye
ölene kadar
ölümcül
öldürmek için

Examples of using Ölmem için in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Edgede terkedilmiş bir elmas madeninde beni ilk kez vurduğu sonrasında da beni ölmem için bırakmadan önce seviştiğimiz bir sahne çekmiştik.
We did a scene on Edge where she first shot me, then made love to me before leaving me to die in an abandoned diamond mine.
Bu gece diğer adamın ölmesi için güzel bir gece… benim ölmem için değil. Tamam.
Okay. Tonight is a good night for the other guy, not me, to die.
Bu gece diğer adamın ölmesi için güzel bir gece… benim ölmem için değil. Tamam.
Okay. not me, to die. Tonight is a good night for the other guy.
ben daha bebekken babam ölmem için beni dışarı bırakmış.
My father left me outside to die when I was a baby.
Ya ölmem için bana tuzak kuruyorsun ya da karına olan sevgini küçümsemişim derim.
I would say either you're setting me up to be killed or I underestimated your love for your wife.
Beni ve ölmem için bana yardım edecek olan kişiyi
Nor the person who helps me die, be judged.
Dahakı şişenin içine geri koymak için sana yardım edeceğim ve sen de ölmem için bana yardım edeceksin.
I help you put Dahok back in the bottle and you help me die.
O zaman kaçmam içinde bir sebep yok. Ölmem için bir sebep yok.
And that means there's no reason to flee! There's no reason for me to die.
ve eğer kısa sürede oraya gitmezsem,… seyahat edebilme kabiliyetimin olmadığı gün gelecek ve ben ölmem için gereken tıbbi yardımı alamayacak hale geleceğim.
the time will come when I will not be able to travel, when I will not be able to get the medical assistance I need to die.
Bir kahraman gibi ölmen için sana bir şans vereceğim.
I'm gonna to give you a chance to die a hero.
Onlar bizi ölmemiz için bir gezegene attılar.
They dumped us on a planet to die.
Kocan öldüğü için mutluydu, ki ikisi çok farklı şeyler.
Your husband was happy to die, which is a different thing.
Bu pislik içinde ölmen için vebaya gerek yok.
You don't need the plague to die in this filth.
Seni buraya ölmen için getirmedim.
I didn't bring you here to die.
Sadece bir yol değil, ölmemiz için bir çok yol var.
There is not one way, but instead many ways to die.
Hepimizi buraya ölmemiz için gönderdin.
You sent us all in here to die.
Sevgili annen ölmen için seni bu ormanlarda terk etmiş.
Your loving mother abandoned you to die in these woods.
Buraya ölmemiz için gönderdiler.
They sent us here to die.
Özellikle de ölmen için neden yok.
And it's certainly not a reason to die.
Ölmen için, yaklaşık 45 dakika geçmesi gerekir.
It takes about 45 minutes to die.
Results: 66, Time: 0.0445

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English