ŞIDDETI in English translation

violence
şiddet
vahşet
zorbalık
brutality
vahşet
şiddeti
vahşilik
gaddarlığı
acımasızlığı
zulmü
barbarlık
zalimliği
violent
şiddet
saldırgan
sert
vahşi
azılı
vahşet
intensity
yoğun
şiddet
gerilimi
severity
şiddeti
ciddiyeti
ağırlığını
sertlik
komutanın durumunun ciddiyetini
to severe
şiddeti
ciddi
gusting
şiddeti
rage
öfke
hiddet
şiddet
öfkelen

Examples of using Şiddeti in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Dünya endüstri işçilerini biliyor muydun? Anarşist şiddeti ve kirli komünistleri?
Did you know the Industrial Workers of the World are violent anarchists and dirty Communists?
bana tecavüz etmeye çalıştı. Polis şiddeti.
then he tried to rape me. Police brutality.
Bunu şiddeti ve tutkusu için.
This one forher intensity and passion.
Ağrının şiddeti, baş ağrısının süresi
The severity of the pain, duration of the headache,
Eğer bir tür polis şiddeti iddia edebileceğini düşünüyorsan.
If you think you can claim some kind of police brutality.
Felaket yaratacak bir olay. Şiddeti ne kadar?
A cataclysmic event.- How violent?
Ve özel ayarıyla şiddeti ayarlayabilirsiniz!
And a special feature, you can adjust the intensity!
En son ne zaman polis şiddeti davası aldık?
When's the last police brutality case we took on?
Olay yerinde bulunan hiçbir kişisel eşya yok… ve yaralarının şiddeti resmi olarak tanınmasını imkânsız hâle getirmiş.
And the severity of her injuries made official recognition impossible.
Geliyor!- Zirve şiddeti?
What's the peak intensity? Coming up?
Onlarla baş etsem de, sıklıkları ve şiddeti beni korkutuyor.
Though I overcome them, their frequency and intensity frighten me.
Yıldız renk şiddeti.
Star color intensity.
Sanırım patlamanın şiddeti bizi buraya fırlatmış olmalı.
I guess the force from the explosion must have carried us here.
İnsanlar şiddeti seviyor.
People like violence.
Şiddeti arttır.
Ramp up the violence.
Şiddeti sevmem ama adamım bunlar şeytan.
I don't like resorting to violence, but men, they're evil.
Şiddet şiddeti doğurur.
All violence begets is violence.
Biz şiddeti ortadan kaldırmalıyız.
We must do away with violence.
Şiddeti midem kaldırmıyor da.
No stomach for violence.
İnsanlar neden şiddeti sever biliyor musunuz?
Do you know why people like violence?
Results: 1306, Time: 0.0336

Top dictionary queries

Turkish - English