Examples of using Şu hoş in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Şu hoş konuşan ağzın nerede?
Şu hoş yaratık yüzünden!
Şu hoş çocuk… Ancak gideli uzun zaman oldu.
Yale ya da Harvardlı şu hoş ve sessiz kişilerden bahsediyorsun.
Şu hoş, yakışıklı büyücü Nicholas Scratche ne dersin? Ölü.
Şu hoş, yakışıklı büyücü Nicholas Scratche ne dersin? Ölü?
Bilirsin işte… Buradaki şu hoş hanımlara baksana dostum.
Bir de seni şu hoş adamla tanıştıracağım.
Şu hoş Rus yavruyu beğendiniz mi?
Özellikle şu hoş yaratığı.
Şu hoş adam.
Las Vegastayken, bize katılması için şu hoş garson kızla konuştuğumu hatırlıyor musun?- Teşekkürler?
Las Vegastayken, bize katılması için şu hoş garson kızla konuştuğumu hatırlıyor musun?
Bu akşam, şu hoş rastlantılardan birinden ötürü, öykümüz bir cam göz hakkında olacak.
Şu hoş bayanlar ve şık beyler artık biraz gülünç görünmekte aynı bizim de 40 yıl sonra gülünç görüneceğimiz gibi.
Jimmy şu hoşuma giden iğrenç şekerlerden mi aldırdı yoksa?
Yani, şu hoşuma gitti.
Şu hoş değil mi?
Şu hoş piliç var.
Senin şu hoş hatun nerede?