AMA NE YAZIK KI in English translation

but unfortunately
ama maalesef
ama ne yazık ki
ama ne yazık
ama ne yazik ki
fakat malesef
but alas
ama ne yazık
ama maalesef
heyhat
fakat heyhat
ama heyhat
ancak ne yazık

Examples of using Ama ne yazık ki in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ama ne yazık ki bu iki ülke arasındaki nefretten dolayı.
但很不幸运的是 这个美好的故事 But unfortunately, this godsent.
Ama ne yazık ki bizim istediğimiz o değil.
But unfortunately, that's not what we want.
Kurbanı kurtarmak için çabaladık ama ne yazık ki.
Efforts were made to resuscitate the victim, but unfor.
Ama ne yazık ki onları giyemedi.
It's a shame that she won't get to wear them.
Ama ne yazık ki programım çok yoğun.
But, unfortunately, I am on a tight schedule.
Ama ne yazık ki programım çok dolu.
But, unfortunately, I am on a tight schedule.
yapardım… ama ne yazık ki yapamayacak tek kişi benim.
I would… but unfortunately I am the only one who cannot.
Tüm ülkedeki en güzel gösterecek yerim yok. Biz hazırız. şarabım var… ama ne yazık ki.
I have the most beautiful bottle of wine to display it. in all the land… but alas, I have no place We're ready.
Evet ama ne yazık ki… birleşmek için kullanılan her sistem… SNMyi aşırı yükleyebilir.
Any number of systems can be used in conjunction with each other to overload the ZedPM. Yeah, but unfortunately.
Kimsenin hizmetçisi olmak istemiyorum. Tamam. Sanırım senin tarlan muz için ama ne yazık ki.
Uh… Okay. but unfortunately, I don't want to be nobody's servant, Look, I think your plantation is bananas.
Ajan Keen,'' kısasa kısas yapmaktan nefret ederim… ama ne yazık ki, mevcut koşullar altında… Mesnet konusunda ısrar etmeliyim.
Agent Keen, I'm loathe to play tit for tat… but unfortunately, due to present circumstances… I must insist on the Fulcrum.
Bunu duymaya hazır olduğunuzdan emin değilim… ama ne yazık ki, sizi buna alıştırarak söylemek için zaman kaybedemem.
But unfortunately, I can't waste any time easing you into it. I'm not sure if you're ready to hear this yet.
Ama ne yazık ki burada söylediklerini anlayamıyorum. Evet, bunu görebiliyorum.
Yeah, I can see that you have, but unfortunately I couldn't make out what you had said there.
Dan olabildiği kadar sıklıkla burada olacak ama ne yazık ki… bir süre daha New Yorkta kalacak.
But unfortunately he's gonna be stuck in New York quite a bit. Dan will be here as often as he can.
Ama ne yazık ki, bu yüzden senin yeteneğin hakkında hiç şüphem
But unfortunately, so I have no doubt about your ability,
Ama ne yazık ki, bu yüzden senin yeteneğin hakkında hiç şüphem yok, sen büyük bir dezavantaj içindesin. senin kızın gibi.
As is your daughter, Your husband was a formidable adversary, so I have no doubt about your ability, but unfortunately, you're at a grave disadvantage.
Ama ne yazık ki seni pek tanımıyorum. LOL, çift gibi görünebilirdik.
But unfortunately, I don't know too much about you. LOL, we would have almost looked like a couple.
Yani çoğu koma hastasında, uykuya dalmak ve düşük trafik bölgeleri canlanıyor, beyin aktivitesinin yüksek trafik alanları ama ne yazık ki, Grace normal değil.
So in most coma patients, but unfortunately, Grace isn't normal. go dormant and the low traffic areas spring to life, high traffic areas of brain activity.
beyin aktivitesinin yüksek trafik alanları ama ne yazık ki, Grace normal değil.
the low traffic areas spring to life, but unfortunately, Grace isn't normal.
Ama ne yazık ki.
But unfortunately for you.
Results: 1881, Time: 0.0291

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English