Examples of using Avantajın in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Avantajın sende olduğunu düşünmemi istiyordun ve acele ettiğin için sonunda yoruldun, he?
Ve avantajın bizde olduğu bir savaşa çekeceğiz. Merciaya öfkeyle at süreceğiz.
başka herhangi bir hükümdar kadar suçlusun, kendi avantajın için küçük çaplı savaşların başlatılmasında. Beni affet.
başka herhangi bir hükümdar kadar suçlusun, kendi avantajın için küçük çaplı savaşların başlatılmasında. Beni affet.
Ama sen de başka herhangi bir hükümdar kadar suçlusun, kendi avantajın için küçük çaplı savaşların başlatılmasında. Beni affet.
Başlangıçta bir ya da iki avantajın vardı ama.
Sen istediğini yap. Ama ben kültür adına tek avantajın kırmızı ışıkta sağa dönebilmek olduğu bir kentte asla yaşayamam.
senin pek çok avantajın olduğu için durumun benimkinden iyi olacak.
o içerden bilgi alıyordu ve avantajın tamamen diğer tarafta olduğunu biliyordu.
Attila için, yüksek mevkiyi kaybetmesi… avantajın artık kendisinde olmadığını düşünmesi… düşünülemez olanıı düşünmesi… aslında ordularının kaybedebileceğini düşünmesi… bunlar dayanılamayacak kadar ağırdır.
ikiye bölünmüş durumdaki adanın Rum yönetimindeki kısmının vatandaşları, üyeliğin, adayı yeniden birleştirme çabaları açısından kendilerine verdiği avantajın bilincinde.
Benim avantajım, onun öfkesi.
Belki de avantajımızı harcatmaya çalışıyordur.
Aslında ben avantajlı kırmızı shelltoelara bakıyorum, var mı?
Bakirelerin avantajları vardır.
Tek avantajım beni ölü sanması.
Benim avantaja ihtiyacım vardı, sen de büyük bir yatırım fonuna girmek istiyordun.
Jinxe katılıyorum. Avantajımız varken harekete geçmek zorundayız.
Hayatta her avantaja sahiptin tek yapman gereken bundan faydalanmaktı.
Kadın ve erkeğin avantajlarını gösterir zayıf kısımlarını ortaya çıkarır.