Examples of using Bükük in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Çok faul bir harekettir… Kafa kaldırılır, bacaklar bükük veya düz.
Cennette yeni bükük, Ve sonra ay… geceyi görecek misin? gümüş bir yay gibi.
Ama ışığını kaybetmiş, bükük bir var… Savaşçı prenses ile tanrı arasındaki aşkı açıklayacak!
Senin yeryüzünü boynu bükük, kupkuru görmen
Buxtondan izleyicilerimiz mutfak çekmecelerine bakarsa bükük bir kaşık bulacaklar. Ayrıca bir de sıradışı bir mısır gevreği kuponu.
Bu kafa sanki bir karabasandan çıkmış, çürüyen bir çakal gibi kocaman, bükük bir vücuda bağlıydı.
yüz yukarı ve dizleri bükük yatıyordu. Hanın.
molekülleri kolay halkalaşır ve DNAda çok bükük kısımların bulunma olasılığı daha yüksektir.
küçük bir zamparalık görmemiştim, tüm ilgili o bulduğun bükük sana.
Bu sevgi senin bükük onurlu, Thy amacı evlilik varsa,
Dizleri biraz bükük.
Kaşık kesinlikle bükük.
Küçük bükük alet.
O küçük bükük aletinle.
Bükük. Çok şık oluyor!
Onları böyle boyunları bükük görmek.
Bükük olan hiçbir şeyi almazdım.
Bükük olan hiçbir şeyi almazdım.
Bükük olan hiçbir şeyi almazdım.
Hepsi boyunları bükük olarak Ona gelirler.