BÜTÜN HAYATIMIZI in English translation

entire lives
tüm hayatını
bütün hayatını
tüm yaşamını
tüm ömrümü
whole lives
tüm hayatını
bütün hayatını
tüm yaşamını
ömrüm boyunca
koca bir hayat
whole life
tüm hayatını
bütün hayatını
tüm yaşamını
ömrüm boyunca
koca bir hayat

Examples of using Bütün hayatımızı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ama ben bütün hayatımızı planlamıştım! Ne?
But I planned our whole future! What?
Bütün hayatımızı değiştirecek çok özel bir gün planladım.
I have a very special day planned that could change all of our lives.
Bütün hayatımızı bilime inanarak geçirmedik mi?
Haven't we spent our whole lives believing in science?
Ne? ama ben bütün hayatımızı planlamıştım!
But I planned our whole future! What?
Bütün hayatımızı bunu kullanmak için kendimizi eğitmekle harcıyoruz… İçine adım atmadan önce bizi nereye götüreceğini gözümüzde canlandırmayı öğreniyoruz…
We spend our entire lives training how to use it… visualizing where it will take us before we step into it…
Bütün hayatımızı gelecek hakkında endişelenerek,
We spend our whole lives worrying about the future… planning for the future,
Peki, nasıl? Bütün hayatımızı burada geçirmek için neler yapacağız, asla ayrılmadık.
Like what? entire lives here and never leaving. That we will be spending our whole.
Bütün hayatımızı paha biçilmez sanat eserlerini arayarak geçirdik… ama en kıymetli olanını kaybediyoruz.
And the one thing that's most precious to us, It's implied. we have lost. We have spent our entire lives searching for priceless artifacts.
Bütün hayatımızı buraya taşıyacak kadar önemli olan ne?- Neden?
Why? What's so important we had to move here and change our whole lives?
Hocam, bizi korumak istediğinizi biliyorum ama bütün hayatımızı aşağıda saklanarak geçiremeyiz.
Sensei, we know you're trying to protect us, but we can't spend our whole lives hiding down here.
Bütün hayatımızı geride bırakmıştık, ne bekleyeceğimizi hiç bilmiyorduk… ama değişime kucak açtığımız için.
But because we embraced the change… We made history. we had no idea what to expect, We left our entire lives behind us.
Eğer bu bahsi ölümle kazanırsak… eğer bu anlaşılması zor kaderi yenebilirsek… bütün hayatımızı… cehennemde geçirmiş olmamıza rağmen… cennete ulaşmış olacağız.
We will win Heaven, because we have spent our whole lives in Hell.
Eğer bu bahsi ölümle kazanırsak… eğer bu anlaşılması zor kaderi yenebilirsek… bütün hayatımızı… cehennemde geçirmiş olmamıza rağmen… cennete ulaşmış olacağız.
We will go to heaven… because we have spent our entire lives If we win death, if we're lucky.
Benimle Virginianın bütün hayatımızı mahvetti.
Virginia miserable our entire lives.
Bütün hayatımızı bu şekilde yapmakla doğru mu ettik hâlâ merak ediyor musun?
Do you still wonder if we did the right thing, by making this our whole life?
Jimmy, çabuk para kazanmanın yolunu bilsek bütün hayatımızı yavaş para kazanarak geçirir miydik?!
Jimmy, you think if we knew how to make fast money, we would have spent our whole lives making slow money?
Peki, nasıl? Bütün hayatımızı burada geçirmek için neler yapacağız, asla ayrılmadık.
Like what? That we will be spending our whole entire lives here and never leaving.
Peki, nasıl? Bütün hayatımızı burada geçirmek için neler yapacağız, asla ayrılmadık?
That we will be spending our whole entire lives here and never leaving. Like what?
Bu bütün hayatımızı değiştirebilecek miktarda bir para. Ve öylece gümrükten geçip gidecek.
That's the kind of money that could really change our whole lives around, and it's just going to sit in some government building.
Evet, ama geri döneceksin bunu biliyorsun, önümüzdeki bütün hayatımızı birlikte geçirecez.
Yeah, but you're gonna be back before you know it, and then we're gonna have our whole lives to spend together.
Results: 64, Time: 0.0328

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English