BÜYÜK BIR BAĞIŞ in English translation

huge donation
büyük bir bağış
big donation
büyük bir bağış
big old charity
büyük bir bağış
büyük eski sadaka
a substantial donation
büyük bir bağış
önemli bir bağış
large donation
büyük bir bağış
sizable donation
büyük bir bağış
a huge endowment

Examples of using Büyük bir bağış in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu işten kurtulmam için… ne kadar büyük bir bağış yapmam gerekir.
How big of a donation do I have to make.
Bay Homan, Marigny Sanat Vakfına büyük bir bağış yaptı.
Mr. Homan just made a sizable donation to the Marigny Foundation for the Arts.
Kızı için ellerini kullanırsan,… insanlara yardım etmek için kurulacak barınağa büyük bir bağış yaparak gerçekten en büyük katkıyı sağlayabilecek biri var.
There is a major contributor here who is offering to make a huge donation to this shelter to help people… Really help people… If you lay hands on his daughter.
Andy ve ben onun keşfettiği… Redwood Müzik Programına çok büyük bir bağış aldık, ve kutlama için dışarı çıkmayı teklif ettim.
Andy and I just closed a big donation to the Redwood Music Program, a charity he discovered, so I suggested we all go out for a celebratory drink.
Birinin düşünmesini isteyeceğin son şey büyük bir bağış için seks yapmandır.
You would use sex to get a big donation. The last thing you want is someone thinking.
Mesele şu: Bize, tek bir şartla St. Benedicte… büyük bir bağış yapmak istediğini bildirdi.
A substantial donation to Saint Benedict's… with one condition. Here's the thing. He's informed us that he would like to make.
Herneyse, bir kadının hapishanesine büyük bir bağış yaptılar ve oraya gidip bakmam gerekiyor.
Anyway, they made this large donation to a women's prison and I get to go down there and check it out.
hayır kurumlarına büyük bir bağış yapcağız.
we figured we would make a big donation to a worthy charity.
Herneyse, bir kadının hapishanesine büyük bir bağış yaptılar… ve oraya gidip bakmam gerekiyor.
And I get to go down there and check it out. Anyway, they made this large donation to a woman's prison.
biraz dua eder ve büyük bir bağış yapardım.
make a nice big donation.
Ben de oraya gidip kontrol edeceğim. Neyse, bir kadın cezaevine büyük bir bağış yapmışlar.
Anyway, they made this large donation to a woman's prison… and I get to go down there and check it out.
zengin bir bağışçı… büyük bir bağış yaparak her şeyin aynı kalmasını sağlıyor.
anonymous donor gives a huge endowment. One day, we have got to get rid
ismini vermeyen bir bağışçı, büyük bir bağış yapıyor.
anonymous donor gives a huge endowment.
Ne kadar büyük bir bağış olduğundan asla söz etmiyorlar o yüzden ne kadar harcamam gerektiğine dair bir fikrim yok.
And they never say how big a donation, so there's no way of knowing how much I'm supposed to spend.
Baba, zaten büyük bir bağış yaptığının farkındayım ama Amber ve Ashleynin ailesi.
Daddy, I know you already gave a big donation, but Amber and Ashley's parents.
Amerikan Kimya Topluluğu, UOP sayesinde büyük bir bağış aldı ve sonunda Ipatieff Ödülü olarak bir ödül kurdu.
The American Chemical Society received a large endowment owing to UOP and eventually in turn established an award called the Ipatieff Prize.
Hey, şimdi, Şehir Postası, yüzü-nasıldı golf-kursu adamdan Rowleynin PACsinin büyük bir bağış alması haberini bildiriyor.
Hey, so, City Post is reporting Rowley's PAC just got a major donation from, what's-his-face, the golf-course guy.
Pekala, başkan kendisini olayın dışında olarak görmesin. Ondan da büyük bir bağış bekliyoruz.
Alright, don't let the Mayor think he's off the hook-- we're expecting a big-time donation from him too.
Öğleden sonra ise çok kızgın bir emlakçıyla uğraştım. Ancak üyesi olduğu derneğe büyük bir bağış yaparak sakinleştirebildim.
I spent my afternoon on the phone with a very pissed-off realtor who only calmed down after I made a very large contribution to his favorite charity.
Buraya girmeliyim ve babama söylemeliyim. Ailemizi dağıttı ve eğer beni kazanmak istiyorsa… Stanforda büyük bir bağış yapmaya başlamalı ve beni oraya aldırmalı.
I'm gonna go in there and I'm gonna say to my dad… that he abandoned our family, and, if he wants to make it up to me… then he can start now by making a massive donation to Stanford.
Results: 93, Time: 0.0284

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English