BÜYÜYLE in English translation

magic
sihir
büyülü
büyü
magically
sihirli bir şekilde
büyülü bir şekilde
büyüyle
mucizevi bir şekilde
esrarengiz bir şekilde
with a hex
büyüyle
spell
büyüyü
büyü
sihri
hecele
imla
tılsımı
etkisi
yazılıyor
kodla
telaffuz
with sorcery
büyüyle
to conjure
büyüyle
ruhunu çağırmaya
efsunlamak
hokkabaz
with voodoo
voodoo ile
büyüyle
witchcraft
büyücülük
cadılık
büyü
büyülerinle

Examples of using Büyüyle in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir süre daha o büyüyle bağlanmış kalacaksın maalesef.
But this means you will be stuck with that spell for a while.
Sadece kan ve büyüyle doğmuş 2 bin yıllık bir kader yazılıyor.
Two thousand years in the making. Only a destiny born of blood and magic.
Savaşta yaralandıklarında uzuvlarını kavrulmuş odun ve kara büyüyle değiştiriyorlar.
When they get injured in battle they replace their limbs with charwood and black magic.
Oraya ulaşsak bile, etrafı büyüyle çevrili.
Even if we got there, it's surrounded by magic.
Tabii, ondan sonra kankaları ona büyüyle ilgili her şeyi tekrardan anlatır.
Sure, then her buddies tell her about magic all over again.
Büyüyle kapatılmış olmalı.
Must be spelled shut.
Büyüyle ilgileniyor olabilir.
He could be interested in the occult.
Büyüyle dönüşürüm ben de.
That will be me, transformed by the spell.
Büyüyle alakalı.
It's about magic.
Tabut büyüyle kapatılmış.
The coffin is spelled shut.
İnsanlar büyüyle kandırıldı.
People are fooled by sorcery.
Büyüyle baştan çıkarıldı.
He's been seduced by witchcraft.
Bunu büyüyle yapmanın imkansızlığını.
It has nothing to do with witchcraft.
İngiltere büyüyle dolu ve o büyü kullanılmalı.
England is full of magic and it should be used.
Sadece büyüyle korunuyor.
It's protected only by magic.
Büyüyle kılık değiştirmiş.
Disguised by sorcery.
Hücre büyüyle korunuyor.
The cell is still protected by the hex.
Büyüyle çalışan bir bilgisayar gibiydi.
He was like a computer that ran on magic.
Burası büyüyle korunuyor, çok çetin bir savaş olacak.
This area is protected by magic, there will be a fierce battle.
Arthur büyüyle doğdu.
Arthur was born of magic.
Results: 262, Time: 0.0427

Top dictionary queries

Turkish - English