BAŞARMA in English translation

to succeed
başarılı olmak
başarmak
başarıya ulaşması
to achieve
başarmaya
ulaşmak için
elde etmek
başarmanın
sağlamanın
gerçekleştirmek için
kazanmak
ulaşan
başarabilmek için
başarılı
of accomplishment
bir başarı
başarma
you make it
başarırsın
bunu başarsan
senin yaptıklarınla
varabilsen
onu yaparsınız
başarabilirsin
yaparsin
to do
yapmak
yapacak
yapacağımı
yapacağını

Examples of using Başarma in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Başarma şansımız var mı?
Is there any chance of success?
Başarma şansımız olmayabilir.
Chances are, we won't make it.
Başarma ihtimalin var.
There's a chance you will make it.
Yapılan iş ve başarma hissinin farkından bahsederdi.
He used to talk about the difference between the task and achievement senses of verbs.
Başarma şansı hiç yoktu.
He had no chance of success.
Çünkü başarma şansın var.
Cause you got a shot at making it.
İki kişi olursak başarma ihtimali artar.
The probability of success is greater if there are two of us.
Lütfen şu umut saçmalığına ve başarma ruhuna başlama.
Please don't start all that shit about hope and the spirit of achievement.
Eğer sakin ve konsantre olurlarsa, başarma şansınız daha yüksek olur.
We will have a greater chance of success if they're calm and focused.
Bu, insana bir iş başarma duygusu veriyor.
It gives you a sense of a job being done.
İkimizin de imkansızı başarma takıntısı var.
We're both obsessed with achieving the impossible.
Bence ne kadar uyumlu olursak, başarma şansımız o kadar yüksek.
I think the more adaptable we are,- the more chance we have of getting through.
Yaptığı şey Mikea hayatta bir şeyler başarma şansı verdi.
What he did was give Mike a chance to make something of himself.
Risk daha az olacaktır ve başarma ihtimalimiz artacaktır.
The risk will be smaller and you will be more likely to make it.
Şafakta alırsınız. Belki de başarma ihtimaliniz bile olabilir.
In the dawn. Maybe even have a ghost of a chance of making it.
BMnin Kosovanın statüsüyle ilgili özel elçisi Pazartesi günü yaptığı açıklamada, yapılacak yeni müzakerelerin dokuz ay süren önceki görüşmelerin başaramadığını başarma olasılığının düşük olduğunu söyledi.
Further consultations are unlikely to achieve what nine months of previous talks failed to do, the UN's special envoy for Kosovo status suggested on Monday.
Böylece Müttefikler savaş meydanında yapamadıkları Almanyanın koşulsuz teslim olmasını kağıt üzerinde başarma yoluna gittiler.
So the Allies set out to achieve on paper what their armies had not done in the field, obtain Germany's unconditional surrender.
bu parka her geldiğimde hissettiğim gururu, başarma duygusunu elimden alamazsınız.
You cannot take away the pride, The sense of accomplishment I will feel every day.
risk almadan geçen bir hayat mı yoksa büyük işler başarma şansı olan bir hayat mı?
enjoyed with pleasure and without risk or is a good life one that has a chance to achieve great deeds?
Efendim. Benimle ne kadar dalga geçseniz de… bu parka her geldiğimde hissettiğim… gururu, başarma duygusunu… elimden alamazsınız.
When I walk by this park. the sense of accomplishment I will feel every day you cannot take away the pride, Sir, no matter how much you ridicule me.
Results: 75, Time: 0.0479

Top dictionary queries

Turkish - English