Examples of using Başarma in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Başarma şansımız var mı?
Başarma şansımız olmayabilir.
Başarma ihtimalin var.
Yapılan iş ve başarma hissinin farkından bahsederdi.
Başarma şansı hiç yoktu.
Çünkü başarma şansın var.
İki kişi olursak başarma ihtimali artar.
Lütfen şu umut saçmalığına ve başarma ruhuna başlama.
Eğer sakin ve konsantre olurlarsa, başarma şansınız daha yüksek olur.
Bu, insana bir iş başarma duygusu veriyor.
İkimizin de imkansızı başarma takıntısı var.
Bence ne kadar uyumlu olursak, başarma şansımız o kadar yüksek.
Yaptığı şey Mikea hayatta bir şeyler başarma şansı verdi.
Risk daha az olacaktır ve başarma ihtimalimiz artacaktır.
Şafakta alırsınız. Belki de başarma ihtimaliniz bile olabilir.
BMnin Kosovanın statüsüyle ilgili özel elçisi Pazartesi günü yaptığı açıklamada, yapılacak yeni müzakerelerin dokuz ay süren önceki görüşmelerin başaramadığını başarma olasılığının düşük olduğunu söyledi.
Böylece Müttefikler savaş meydanında yapamadıkları Almanyanın koşulsuz teslim olmasını kağıt üzerinde başarma yoluna gittiler.
bu parka her geldiğimde hissettiğim gururu, başarma duygusunu elimden alamazsınız.
risk almadan geçen bir hayat mı yoksa büyük işler başarma şansı olan bir hayat mı?
Efendim. Benimle ne kadar dalga geçseniz de… bu parka her geldiğimde hissettiğim… gururu, başarma duygusunu… elimden alamazsınız.