Examples of using Bilmiyorlarmış in Turkish and their translations into English
{-}
-
Ecclesiastic
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını arkalarına attılar.
Allahın kitabını sırtlarından geriye attılar, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar.
Kitap verilmiş olanlardan bir grup, Allahın Kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi, sırtlarının arkasına attılar!
doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını arkalarına attılar!
doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını arkalarına attılar.
Kitap verilmiş olanlardan bir grup, Allahın Kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi, sırtlarının arkasına attılar.
ellerinde bulunanı tasdikleyici bir resul geldiğinde, kitap verilenlerden bir fırka, Allahın Kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.
kitap verilenlerden bir fırka, Allahın Kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.
Allahın kitabını sırtlarından geriye attılar, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar.
Kitap verilmiş olanlardan bir grup, Allahın Kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi, sırtlarının arkasına attılar.
doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını arkalarına attılar.
kitap verilenlerden bir fırka, Allahın Kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.
Allahın kitabını sırtlarından geriye attılar, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar.
Kitap verilmiş olanlardan bir grup, Allahın Kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi, sırtlarının arkasına attılar.
doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını arkalarına attılar.
Allah katından onlara gelince Kitap verilenlerden bir takımı, bilmiyorlarmış gibi, Allahın Kitabını arkalarına attılar.
kitap verilenlerden bir fırka, Allahın Kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.
Allahın kitabını sırtlarından geriye attılar, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar.
Bilmiyor. Kaliforniyaya taşındığım zaman sen ne yaptın?
Elbette bilmiyor. Tamam, neyi bilmiyorum? .