BIR BISIKLETIN in English translation

bike
bisiklet
motosiklet
motor
bicycle
bisiklet

Examples of using Bir bisikletin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sharon Johnson ı bir bisikletin yanında gördüğümde on yedi yaşındaydım ve okul bitiyordu.
When I was 1 7 years old, I was leaving school and I saw Sharon Johnson by the bike rack.
Bazen de bir bisikletin ne kadar yeşil olabileceğini görmek için paketini açmak gerekir.
Sometimes you have to take off the wrapping to understand just how green a bike can be.
çim biçme makinesinin motoru ve bir bisikletin şasisiyle kendime mini motosiklet yaptım.
so I built a minibike out of a bicycle frame and a lawnmower motor.
Sharon Johnson ı bir bisikletin yanında gördüğümde on yedi… yaşındaydım ve okul bitiyordu.
And I saw Sharon Johnson standing over by the bike rack. When I was 17 years old, I was leaving school.
Sharon Johnson ı bir bisikletin yanında gördüğümde on yedi… yaşındaydım ve okul bitiyordu.
When I was 17 years old, I was leaving school… and I saw Sharon Johnson standing over by the bike rack.
artık senin de bir bisikletin oldu.
then you will have a bike too.
kadar sıkı çalışmam gerekiyor. Hatta bir bisikletin arkasından sürünsem bile.
ever trained before… even if it means being dragged behind a bike.
Aman Tanrım, seninle tanıştığım zaman sadece bir bisikletin vardı. Yalnızca bu değil.
Oh, my Gosh, when I met you, all you had was a bike.
Öyle olsaydın bile üç tekerlekli bir bisikletin üçüncü tekeri olurdun.
And you know what, even if you were, you would be the third wheel on a tricycle.
CSCP( Cycling Speed and Cadence Profile): Ritimleri ve tekerlek hızını ölçmek için bir bisikletin veya egzersiz bisikletine bağlı sensörler için.
BCS(Body Composition Service) CSCP(Cycling Speed and Cadence Profile)- for sensors attached to a bicycle or exercise bike to measure cadence and wheel speed.
Kayıt: ♫ Papatya, Papatya ♫ ♫ Cevap ver bana ♫ ♫ Deli divaneyim ♫ ♫ senin tüm aşkına ♫ ♫ Bu şık bir evlilik olamaz ♫ ♫ Bir arabaya param yetmez ♫ ♫ Ama iki kişi için yapılmış bir bisikletin ♫ ♫ oturağında tatlı görüneceksin ♫.
Recording:♫ Daisy, Daisy♫♫ give me your answer do♫♫ I'm half crazy♫♫ all for the love of you♫♫ It can't be a stylish marriage♫♫ I can't afford a carriage♫♫ But you will look sweet upon the seat♫♫ of a bicycle built for two♫.
Nakarat: ♫ Papatya, Papatya ♫ ♫ Cevap ver bana ♫ ♫ Deli divaneyim ♫ ♫ senin tüm aşkına ♫ ♫ Bu şık bir evlilik olamaz ♫ ♫ Bir arabaya param yetmez ♫ ♫ Ama iki kişi için yapılmış bir bisikletin ♫ ♫ oturağında tatlı görüneceksin ♫.
Chorus:♫ Daisy, Daisy♫♫ Give me your answer do♫♫ I'm half crazy♫♫ all for the love of you♫♫ It can't be a stylish marriage♫♫ I can't afford a carriage♫♫ But you would look sweet upon the seat♫♫ of a bicycle built for two♫.
Kayıt: ♫ Papatya, Papatya ♫ ♫ Cevap ver bana ♫ ♫ Deli divaneyim ♫ ♫ senin tüm aşkına ♫ ♫ Bu şık bir evlilik olamaz ♫ ♫ Bir arabaya param yetmez ♫ ♫ Ama iki kişi için yapılmış bir bisikletin ♫ ♫ oturağında tatlı görüneceksin ♫ AK: James Surowiekinin kalabalıkların bilgeliği hakkında şöyle bir fikri var, yani, bir sürü insan herhangi bir bireyden daha akıllıdır.
Recording:♫ Daisy, Daisy♫♫ give me your answer do♫♫ I'm half crazy♫♫ all for the love of you♫♫ It can't be a stylish marriage♫♫ I can't afford a carriage♫♫ But you will look sweet upon the seat♫♫ of a bicycle built for two♫ AK: So James Surowieki has this idea of the wisdom of crowds, that says that a whole bunch of people are smarter than any individual.
Nakarat: ♫ Papatya, Papatya ♫ ♫ Cevap ver bana ♫ ♫ Deli divaneyim ♫ ♫ senin tüm aşkına ♫ ♫ Bu şık bir evlilik olamaz ♫ ♫ Bir arabaya param yetmez ♫ ♫ Ama iki kişi için yapılmış bir bisikletin ♫ ♫ oturağında tatlı görüneceksin ♫ AK: Bir saniyeliğine geriye dönersek, UCLAda yüksek lisansımı yaparken, aynı zamanda Gömülü Ağ Algılama Merkezi denilen bir yerde çalışıyordum.
Chorus:♫ Daisy, Daisy♫♫ Give me your answer do♫♫ I'm half crazy♫♫ all for the love of you♫♫ It can't be a stylish marriage♫♫ I can't afford a carriage♫♫ But you would look sweet upon the seat♫♫ of a bicycle built for two♫ AK: So stepping back for a quick second, when I was at UCLA going to grad school, I was also working at a place called the Center for Embedded Network Sensing.
Çocuğun bir bisikleti var.
The boy has a bicycle.
Bir bisikletim var.
I have got a bike.
Oğlanın bir bisikleti var.
The boy has a bicycle.
Hatta bir bisikleti bile yiyebilirler.
A goat could probably eat a bike.
Bir bisikletim var.
I have a bicycle.
O bir bisiklete bile binemiyor ki.
And he can't even ride a bike.
Results: 69, Time: 0.024

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English