BIR BISIKLETLI in English translation

a bike
bisiklet
motor
motosiklet
motorsiklet
bir motorsikler
a cyclist
bir bisikletçi
a biker
motorcu
motosikletçi
bir bisikletli
bir motorsiklet
blcycllst

Examples of using Bir bisikletli in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
onunla hiçbir şansım yok eğer tek olduğum şey bir bisikletli kuryeyse.
I have zero chance with her if all I am is a bike messenger.
İşe bisikletle gidip gelen arzulu bir bisikletli olan Raznatoviç, yollar bisikletler için daha güvenli olsa, arabalarını bırakıp bisiklete binen Karadağlı sayısının artacağını söyledi.
An avid cyclist who regularly commutes by bicycle, he said that more Montenegrins might be willing to abandon their cars for bicycles if the roads were safe for cyclists.
Ve dün gece bir kadınla oğlunu öldürdü. Ve bir de bisikletli çocuğu ezecek.
The one at the gorge, and he killed a woman and her kid last night, and… and the kid on the tricycle.
Elimizdeki tek tarif,… üzerinde kapşonlu sweatshirt olan, sırt çantalı bir bisikletli.
The only description we have is of a guy on a bike with a hoodie and a backpack.
Bir bisikletin var mı?
Do you have a bike?
Bir bisikletim var.
I have got a bike.
Sen bir bisikletçi değilsin.
You're not a cyclist.
Hatta bir bisikleti bile yiyebilirler.
A goat could probably eat a bike.
Karşıdan karşıya geçerken bir bisikletçi yaptı bunu bana.
A cyclist did this to me as I was crossing the road.
O bir bisiklete bile binemiyor ki.
And he can't even ride a bike.
Sonra bir bisikletçi olmam gerektiğinin farkına vardım!
Then I realized that I should be a cyclist!
Bir bisikletim yok.
I don't have a bike.
Bir bisikletin yok mu?
Don't you have a bike?
Bir bisikletin olduğu için çok şanslısın.
You're so lucky getting a Chopper bike.
Ama seni bir bisikletin seveceği gibi sevdiğimi bilmeni isterim.
But I want you to know that your bike loves you as truly as a bike can.
Özel bir bisiklete binmek zorundayım, çünkü kalçalarım eğri büğrü.
I have to ride a custom bike because my hips aren't aligned.
Kurt, böyle bir bisikletle baş edebileceğine emin misin?
Wolf, you think you can handle a bike like this?
Twitchy, böyle bir bisikletle başa çıkabileceğini düşünüyor musun?
Twitchy, do you think you could handle a bike like this?
Tomun bir bisikleti var.
Tom has a bike.
Bize bir bisikletle araba bul, yeter.
Just get us a bike and a car, that's enough.
Results: 49, Time: 0.0301

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English