DÜŞÜNDÜKLERIM in English translation

i think
sanırım
bence
düşünüyorum
galiba
sanirim
herhalde
sanırım bu
düşünürüm
sanırım ben
thoughts
sanıyordum
düşünüyordu
hani
düşündüm
sanmıştım
düşünce
düşünürdüm
düşüncesi
zannettim
aklıma
i thought
sanırım
bence
düşünüyorum
galiba
sanirim
herhalde
sanırım bu
düşünürüm
sanırım ben

Examples of using Düşündüklerim in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Aslında, bu benim onlar hakkında düşündüklerim sayesinde oluyor.
Honestly, this is all happening because of what I think of them.
İşte benim düşündüklerim.
Here is what I have been thinking.
Üstelik senin hakkında düşündüklerim.
And then thinking you were.
Aklıma hep delice şeyler geliyordu. Sadakonun bugün okulda olduğu zaman düşündüklerim gibi.
I would think crazy things like which Sadako was at school today.
Perry White beni bu halde görseydi… Üstelik senin hakkında düşündüklerim.
And then thinking that you were… If perry white could see me now.
Her neyse, duruşmadan önceki günlerde… düşündüklerim bunlardı.
Anyway, that's what I was thinking in the days leading up to the trial.
Herneyse, duruşmadan önceki günlerde düşündüklerim bunlardı.
Anyway, that's what I was thinking in the days leading up to the trial.
Her neyse, duruşmadanönceki günlerde… düşündüklerim bunlardı.
Anyway, that's what I was thinking in the days leading up to the trial.
Çünkü Beefy( Botham) gönül rahatlığıyla şunu diyebilir:'' İşte seçim politikanız hakkında düşündüklerim.
Beefy will happily say,"that's what I think of your selection policy.
Bu çeşit bir ortamda, düşündüklerim ve yaptıklarım sadece kendim üzerinde değil dünyanın geri kalanı üzerinde
In that kind of environment, what I think and the way that I behave… has a much greater impact,
o yüzden sadece şunu söylemek istiyorum,'' Ben iyi bir insanım ve düşündüklerim her zaman doğrudur.'' demek kolay.
this is a bipartisan event, so I will just say, it's easy to say,"I'm a good person, and I think the right things.
Ben iyi bir insanım ve düşündüklerim ama bu partiler üstü bir etkinlik.
I'm a good person, and I think the right things. I would love to tell you why you should vote for me, but this is a bipartisan event.
Özelliklede kız arkadaşına öyleyse… bilirsin bunu düşün ve sen bir şey istersen… hayır hayır bunun hakkında düşünmeye gerek yok.
Especially not your girlfriend. So… you know, think about it, and if it's something that you want to… No, no, I don't need to think about it.
ilginç olduğunu düşündüğüm tek kavramı,
they came up with the only concept that I thought was interesting,
Ve fark ettim ki düşündüğümden daha fazlasını yapabilirim. Sadece… son zamanlarda bir şeyler yapmam gerekiyordu, fiziksel olarak.
Um… I have just had to do some things lately, physically, that made me realize that I can… I can just do more than I thought.
Düşünsene, Tanrının şu yemyeşil dünyasında fark ettiğin son şey canavarın kükremesi…
Imagine, the last thing you know on God's green earth and the reeking odour
Düşünsene. Birkaç gün daha
Just think. in our vermin-filled shack strewn with fungus…
Sanırım aşk olduğunu düşündüğüm şey tarafından kör edilmiştim Annieyi anlamadıklarını söyleyerek çok vakit harcadım.
they didn't get Annie. I guess I was just… Blinded by what I thought was love and I spent a lot of time telling everyone who cared for me.
Sanırım aşk olduğunu düşündüğüm şey tarafından kör edilmiştim Annieyi anlamadıklarını söyleyerek çok vakit harcadım.
was just… that they didn't understand, they didn't get Annie. Blinded by what I thought was love and I spent a lot of time.
Ve beni önemseyen herkese anlamadıklarını, Sanırım aşk olduğunu düşündüğüm şey tarafından kör edilmiştim Annieyi anlamadıklarını söyleyerek çok vakit harcadım.
I guess I was just… telling everyone who cared for me Blinded by what I thought was love and I spent a lot of time that they didn't understand, they didn't get Annie.
Results: 46, Time: 0.1656

Top dictionary queries

Turkish - English