DÜŞÜNMEDIĞIN in English translation

you don't think
düşünüyorsun
düşünmüyorsun
sence
sanmıyorum
sen düşünmeyi bilmezsin
you didn't think
düşünüyorsun
düşünmüyorsun
sence
sanmıyorum
sen düşünmeyi bilmezsin

Examples of using Düşünmediğin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Kimseye söylemediğin bir şey ya da hatta belki söylemeyi bile düşünmediğin bir şey.
Something that you have never told anyone or perhaps never even thought of telling.
Mahkeme celbine ihtiyacımız olduğunu düşünmediğin sürece.
Unless you think we need a chaperon.
Bir sabah kalkıp bunun hakkında düşünmediğin zamana kadar mı?
Before you wake up some morning not thinking about it?
Dinle, kişisel algılama ama asıl senin düşünmediğin çok şey var.
Listen, nothing personal, but there's too much you haven't thought of.
Bir daha göreceğini hiç düşünmediğin biri.
Someone you thought you would never see again.
Bu şüphenin özel bir muameleyi hak ettiğini düşünmediğin sürece memur bey.
Unless you think this suspect deserves special treatment.
gerçekleşeceğini asla düşünmediğin şey nedir?
ever thought would happen?
Patti Lo için çalışmayı düşünmediğin sürece tabi.
Unless you're thinking of working for Patti Lo.
Sana tek soracakları Scanlonın iyi bir polis olduğunu düşünüp düşünmediğin olacak.
All they're gonna ask you is whether you think Scanlon is a good cop.
Şimdi, dinle, belki senin düşünmediğin bir şey var.
Now, listen, maybe there's something you didn't think of.
En iyi fikirler, hiç düşünmediğin zamanlarda aklına gelir.
You do the best thinking when you're not thinking at all.
Çok geçmeden, onu hiç düşünmediğin bir gün geçireceksin.
I go a whole day without thinking about her.
Her nasılsa mucizevi bir şekilde kurtulduğunu düşünmediğin sürece. Avatar öldü.
The Avatar's dead. Unless you think he somehow miraculously survived.
Ve belki de tavsiyem henüz düşünmediğin bir şeyle ilgili.
And maybe I thought of an idea that you haven't yet.
Bir gün, arayıp düşünmediğin bir zamanda Sylvie evlenmek istediğin insanla karşılaşacaksın.
Someday, when you are not looking and you're not thinking, Sylvie you're gonna meet the man you wanna marry.
Ve biliyorum ki, nükleer faciayı düşünmediğin zaman… Eugeniayı düşünüyorsun. Kaçtığını sanmıyorum.
And I know that when you're not thinking you're thinking about Eugenia. about nuclear holocaust.
Külotuyla yatakta daha güzel görüneceğini düşünmediğin bir kadınla tanıştın mı hiç?
Have you ever met a woman who you didn't think would look better with her knickers on the bedpost?
Sadece hayattaki bazı şeylerden mahrum kalmadığından emin olmak istedim. Düşünmediğin zaman gerçekleşen şeylerden.
I just want to make sure that you don't miss out on the things in life that are happening when you're not thinking.
Çünkü aşağı tabakadan biri olarak sana ait olabileceğini düşünmediğin bir şeyi satın almaya çalıştığın için.
Because in the manner of an inferior you tried to buy something you didn't think you merited on your own.
Sen hiç düşünmediğin bir şeyle karşılaşıp aşırı reaksiyon gösterdiğin ama sonra dışarıdan göründüğü gibi olmadığını fark ettiğin oldu mu?
Did you ever come across something that you thought was one thing, so you reacted in a certain way, but then it turned out?
Results: 66, Time: 0.0225

Top dictionary queries

Turkish - English