DÜZELT in English translation

fix
tamir
onar
tedavi
onarmak
düzeltmen
düzelt
düzelteyim
hazırla
hallet
düzeltin
correct
doğru
değil mi
düzeltmek
haklı
düzeltin
düzelteyim
straighten
düzelt
düzleştir
arayacağınızı
dikleştir
düzeltebilir misiniz
right
değil mi
doğru
tamam
hemen
sağ
tam
aynen
peki
iyi
düzgün
make
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
trim
düzelt
kes
süslemeli
kırp
düzelteceğim
tıraş
adjust
ayarlayın
uyum
ayarlamak
adapte
ayarlanır
alıştığına
değiştir
düzelt
rectify
düzeltmeme
telafi
teşekkur ederiz
mend
onar
tamir
düzeltenler
iyileşir
düzeltenlere
onarmak
uslananlar
repair
tamir
onarmak
onarımı
onarım
düzelttirdim
uncross
tidy up

Examples of using Düzelt in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sarı diski düzelt, turuncu ışığı söndür.
Trim yellow disk, extinguish orange light.
Hücreni düzelt. Git şimdi.
Now go.- straighten out your cell.
Gözümü aç, her şeyi düzelt.
Open my eye, make everything well.
Kowalski, vektörü düzelt!
Kowalski, adjust vector!
Aramızdaki şeyleri Düzelt.
Put things right between us.
Patronunum. Ne yaptığın umurumda değil ama bunu düzelt.
I'm your boss. And I don't care what you do, but fix this.
Hesaba katarak sensör sorununu manuel düzelt. Owosekun, değişen takyon düzeyini.
By accounting for varying tachyon levels manually. Owosekun, rectify our sensor issues.
Şapkayı düzelt Anatole.
Straighten that cap, Anatole.
Sadece düzelt Bihn.
Just a trim, Binh.
Dünyayı düzelt. Sen de güldün ve dedin ki.
Mend the world. And you laughed and said.
Louis, Stenslanda gidip ilişkimizi düzelt.
Louis, go to Stensland, repair the relationship.
Yatağını düzelt.
Make this bed.
Papyonunu düzelt.
Adjust your bow.
Yanlissam düzelt.
Okay, you're right.
Falan filan. Doktor, lütfen bacaklarımı düzelt.
Doctor, please fix my legs. Blah, blah, blah.
Dünyayı düzelt. Sen de güldün ve dedin ki.
And you laughed and said… Mend the world.
Yalnızca düzelt. Kafayı kabak etme, tamam mı?
But just a trim. Don't buzz me, all right?
Düzelt beni.
Rectify me.
Varsa kuru çoraplarını giy. Ve miğferini de düzelt.
Put on dry socks, if you have them, and straighten your helmet.
O gözleri düzelt bayım.
Uncross those eyes, mister.
Results: 923, Time: 0.0464

Top dictionary queries

Turkish - English