Examples of using Dalmış in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bir hırsızlık olmuş Yoldan geçen biri içeriye dalmış.
Bu yüzden yaşlı adam içeri dalmış.
Profesör düşüncelere dalmış görünüyordu.
Her şey uykuya dalmış.
Dua ederken dalmış olmalıyım.
Güzel, sıcak bir banyoya giren yaşlı bir adam gibi suya dalmış.
Cesedi çıkarmak için 30 metreye dalmış.
Bak sen, kimler de güzel sosun içine dalmış.
Onu biraz kötü bir anda yakaladın. Oyuna dalmış.
Böylece onun dünyasına tamamen dalmış oldum.
Tamamen kendi dünyasına dalmış.
Böylece Davut, arpını yere koymuş ve kuzusunu bulmak üzere karanlığa dalmış.
Annesinin ruhu Ganga nehrine dalmış olması gerekirdi.
Isı Fray Rufino konuşan sevincini dalmış yürekten gelir.
Shaunun. Ameliyat esnasında dikkati dağılmış, dalmış.
Ameliyat esnasında dikkati dağılmış, dalmış. Shaunun.
Oh… Dua ederken dalmış olmalıyım.
Oh… Dua ederken dalmış olmalıyım.
Takeo matematik problemlerini çözmeye dalmış.
Kalplerinde külleri dalmış hissi.