DALMIŞ in English translation

went
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
immersed
kaptırman
diving
dalış
dal
bir dalış
dalgıç
pike
dalar
atla
bir dalıs
dalışı için
dalmak misin
is barging into
it plunged
immerged

Examples of using Dalmış in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir hırsızlık olmuş Yoldan geçen biri içeriye dalmış.
They would done a robbery, passerby had stumbled in.
Bu yüzden yaşlı adam içeri dalmış.
So the old man dashed inside.
Profesör düşüncelere dalmış görünüyordu.
The professor seemed to be lost in thought.
Her şey uykuya dalmış.
Everything's gone to sleep.
Dua ederken dalmış olmalıyım.
I must have been lost in prayer.
Güzel, sıcak bir banyoya giren yaşlı bir adam gibi suya dalmış.
It eased into the water like an old man into a nice warm bath.
Cesedi çıkarmak için 30 metreye dalmış.
He dove 100 feet to bring up the body.
Bak sen, kimler de güzel sosun içine dalmış.
Look who got dipped in the pretty sauce.
Onu biraz kötü bir anda yakaladın. Oyuna dalmış.
You caught her at sort of a bad moment, involved in a game.
Böylece onun dünyasına tamamen dalmış oldum.
I moved to Edinburgh so that I could be completely immersed in his world.
Tamamen kendi dünyasına dalmış.
Completely absorbed in his own world.
Böylece Davut, arpını yere koymuş ve kuzusunu bulmak üzere karanlığa dalmış.
David put aside his harp and went into the darkness to find his lamb.
Annesinin ruhu Ganga nehrine dalmış olması gerekirdi.
Mother's ashes ought to be immersed in the Ganges.
Isı Fray Rufino konuşan sevincini dalmış yürekten gelir.
The heat comes from the heart immersed in the joy of speaking Fray Rufino.
Shaunun. Ameliyat esnasında dikkati dağılmış, dalmış.
Shaun's. He got distracted during surgery, spaced out.
Ameliyat esnasında dikkati dağılmış, dalmış. Shaunun.
He got distracted during surgery, spaced out. Shaun's.
Oh… Dua ederken dalmış olmalıyım.
Oh. i must have been lost in prayer.
Oh… Dua ederken dalmış olmalıyım.
I must have been lost in prayer. oh.
Takeo matematik problemlerini çözmeye dalmış.
Takeo is engrossed in solving mathematical problems.
Kalplerinde külleri dalmış hissi.
The hearts feeling immersed in ashes.
Results: 85, Time: 0.0442

Dalmış in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English