DAVAMI in English translation

case
vaka
dosya
durum
olay
çanta
davayı
dava
lawsuit
davayı
dava
tazminat davası açtık
cases
vaka
dosya
durum
olay
çanta
davayı
dava
through the trial
dava
davamı
duruşma boyunca
cause
çünkü
sebep
neden
yüzünden
davaya

Examples of using Davamı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Davamı kendim yürütmemin sandığım kadar kolay olmayacağını anladım. Lenny ve ekibi özellikle şimdi
I have realised representing myself isn't going to be as easy as I first thought,
Ama Yahudiler buna karşı çıkınca, davamı Sezara iletmek zorunda kaldım. Bunu, kendi ulusumdan herhangi bir şikâyetim olduğu için yapmadım.
But when the Jews spake against it, I was constrained to appeal unto Caesar; not that I had ought to accuse my nation of.
Dolayısıyla davamı sonlandırmak için mücadele edemeyeceksem insanlara kazanamadığım bir savaşla neler olup bittiğini anlatamayacaksam elimde kalan tek etik seçenek sunucuları kapatmak olacaktı.
So I decided if I didn't win the fight to unseal my case, if I didn't win the battle to be able to tell people what was going on, then my only ethical choice left was to shut down.
Dolayısıyla davamı sonlandırmak için mücadele edemeyeceksem… insanlara kazanamadığım bir savaşla neler olup bittiğini anlatamayacaksam… elimde kalan tek etik seçenek sunucuları kapatmak olacaktı.
What was going on, then my only ethical choice left was to shut down. if I didn't win the battle to be able to tell people So I decided if I didn't win the fight to unseal my case.
Dolayısıyla davamı sonlandımıak için mücadele edemeyeceksem… insanlara kazanamadığım bir savaşla neler olup bittiğini anlatamayacaksam… elimde kalan tek etik seçenek sunucuları kapatmak olacaktı.
If I didn't win the battle to be able to tell people then my only ethical choice left was to shut down. So I decided if I didn't win the fight to unseal my case, what was going on.
Dolayısıyla davamı sonlandırmak için mücadele edemeyeceksem… insanlara kazanamadığım bir savaşta neler olup bittiğini anlatamayacaksam… elimde kalan tek etik seçenek sunucuları kapatmak olacaktı.
If I didn't win the battle to be able to tell people then my only ethical choice left was to shut down. what was going on, So I decided if I didn't win the fight to unseal my case.
Ama şimdi Bay Romeun avukatına göre bu davayla bir ilgin olmamana rağmen Bay Romea bir tanık bulmak için Gizemli Bay Stephensı sen bizzat arayacakmışsın ki bu da benim davamı batırmak demek.
But now according to Mr. Rome's lawyer, even though you have nothing to do with this, you said you would track down this Mr. Stephens, thereby providing Mr. Rome with an alibi, potentially screwing my case.
Ama şimdi Bay Romeun avukatına göre… bu davayla bir ilgin olmamana rağmen… Bay Romea bir tanık bulmak için… Gizemli Bay Stephensı sen bizzat arayacakmışsın… ki bu da benim davamı batırmak demek.
According to Rome's lawyer… even though you have nothing to do with this… you said you would track down this Stephens… thereby providing Mr. Rome with an alibi, potentially screwing my case.
Ve bugünkü yerel gençlere danışmanlık yapmakla meşgul olduğu için… Sonunda ilk davamı çatlatmaya çalışmak için ayrıldım ve beni burada, Nola Tuiasosopoya götürdü en azından,
And seeing as he was busy mentoring the local youth of today I was left to finally get a shot at cracking my first case and it has led me here, to Nola Tuiasosopo at least,
Dediğimi yap. Davanız için çok önemli.
Do as I say. It's very important to your case.
Bu benim davam değil, Captain. -Nereye gidiyorsunuz?
This is not my case, Captain. Where you going?
Bakarız.- Davam nasıl gidiyor?
We will see.- How's my case going?
Bu yüzden davanızı almıştım. Yasaya inanıyorum.
I believe in the law, which is why I took your case.
Sen gittikten sonraki ilk davamız buydu, bu yüzden Stuart dizginleri aldı.
It was our first case after you left, so Stuart took the reins.
İlk davamız… on yıl önceki Lin ailesinin kaçırılması.
Is the Lin family kidnapping from ten years ago. Our first case.
Nereye gidiyorsunuz? Bu benim davam değil, Captain?
This is not my case, Captain.- Where are you going?
Bana cesetsiz ve tanıksız bir seri katil davamız olduğunu hatırlattı.
Reminded me that we have got a serial murder case with no bodies and no witnesses.
sanırım bir davamız var.
I think we have a case.
Williamla üzerinde çalıştığınız aşırı kalabalık cezaevleri davanızı inceledim. Tamam.
I looked at that prison-overcrowding case you and William worked on. Okay.
Williamla üzerinde çalıştığınız aşırı kalabalık cezaevleri davanızı inceledim. Tamam.
You and William worked on. Okay. I looked at that prison overcrowding case.
Results: 260, Time: 0.0242

Top dictionary queries

Turkish - English