DOLAŞMAYI in English translation

traveling
seyahat
gezi
seyehat
gezmek
gitmek
yolculuk
yol
dolaşın
gezin
to walk around
dolaşmak
etrafta yürümek
gezmek misin
etrafta dolaşıp
ortalıkta dolanmak
gezinmesine
moving around
etrafından dolaş
etrafında hareket et
hareket edebileceğime bakmama izin ver toparlayabilir
gezerim
to navigate
yön bulmak
yolumuzu
gezinmek için
yönlendireceğini
dolaşmayı
bir seyrüsefer
yön göstermesine
yol bulması
to wander
dolaşmaya
gezme
dolaşıp
başı boş dolaşsınlar diye
gezinmenin
to roam
dolaşmak
gezmek
gezinmeyi
dolaşan
to go around
etrafta
etrafta dolaşmaya
ortalıkta
gezmek
dolaşacak
dönmeye
running around
etrafta koşuşturmasına
etrafta koşturup
etrafta koşturmasına
etrafında koşun
ortalıkta dolaşmasına
yaptiklarinda onun etrafta

Examples of using Dolaşmayı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Gelecek yıl bisikletle Şikoku adasını dolaşmayı planlıyoruz.
I plan to go around the island of Shikoku by bicycle next year.
Dünyayı dolaşmayı düşünüyorum. Babamın evinin satışından gelen parayla.
I'm thinking about traveling the world using the money I get from selling my dad's house.
Bu haydut isyancılar dünyada dolaşmayı hak etmiyorlar.
Those rogue rebels do not deserve to roam the Earth.
Ve şu aptal kıyafetle dolaşmayı da kes.
And stop running around in that silly suit.
Hayır, bana insanların zihinlerinde dolaşmayı öğrettin.
People's minds. No, you taught me to navigate.
Haydi, buraya yat, dolaşmayı bırak. Seni düşünüyorum.
I'm thinking of you. Come lie down and stop moving around.
Çünkü bana dolaşmayı öğretti.
Because he taught me to wander.
Alex, dolaşmayı kes.
Alex, stop moving around.
Ya da fotokopi operatörüyle dolaşmayı… çocuk sahibi olmayı. Fotokopi operatöründen.
Or traveling with a photocopier operator… having children with a photocopier operator.
Evet özlüyorum. Dünyayı dolaşmayı?
Traveling the world? Yeah, I do?
Isabella dünyayı dolaşmayı ve.
Isabella dreamed of traveling the world.
Devasa şatolarda dolaşmayı sevdi mi?
And he loved to hang in the giant castle?
Sürüyle dolaşmayı seçer.
It chooses to run with a pack.
Aylak aylak dolaşmayı bırak!
Quit screwing around!
Boş boş dolaşmayı bırakmalısın Kelso.
You have gotta stop goofing around, Kelso.
Dolaşmayı bitirseydik en azından.
Finish the walk-through at least.
Bu saatte dolaşmayı ve birilerini pataklamaya bayılırım.
At this hour I still love to wander around and beat somebody.
Gösteriden sonra dolaşmayı severim, rahatlamak için?
I like to ride around after the show, just to chill out, you know?
Böyle aylak aylak dolaşmayı kestiğinde yukarı çıkabilir
That when you stop fooling around you can go up
Buralarda biraz dolaşmayı… düşündüm sadece.
I thought I would just… wander around.
Results: 121, Time: 0.0628

Top dictionary queries

Turkish - English