ELBISELERINI in English translation

clothes
kıyafet
elbise
giysi
giyecek
çamaşır
giy
dresses
elbise
kıyafet
gelinlik
giysi
giyinmek
giyim
giydir
suits
elbise
giysi
uygun
takım elbise
takım
kostümü
kıyafeti
takımını
dava
zırhı
clothing
kıyafet
giysi
giyim
elbise
giyecek
tekstil
giydirmek
garments
giysi
elbise
konfeksiyon
kıyafeti
dress
elbise
kıyafet
gelinlik
giysi
giyinmek
giyim
giydir
suit
elbise
giysi
uygun
takım elbise
takım
kostümü
kıyafeti
takımını
dava
zırhı
get you undressed
gowns
önlük
elbise
gecelik
kıyafeti
cüppeli
gelinliği
cübbeyle
giysisini

Examples of using Elbiselerini in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Böylece o elbiselerini çıkararak striptiz yapmaya başlıyor.
She then balloons her dress out and she begins to float.
Hapishanede portakal rengi elbiselerini giydi çoktan.
He would be wearing an orange prison suit.
Tamam çiçek işini hallettim ve nedimelerin elbiselerini aldım.
And the bridesmaids' dresses. Okay, I finished picking out the flowers.
Uşaklar yolculuk elbiselerini getirirler.
The man-servants bring travelling suits.
Kimin elbiselerini giyiyorsun?
Whose dress are you wearing?
Onu severdim. Bazı elbiselerini de sakladım.
I kept some dresses too. I loved my mother.
Süslü elbiselerini çıkar da nasıl yaptığını bir görelim.
Let's get you out of this fancy dress and show us how to start.
O Parlamento Bakanı kamu fonları ile karısının elbiselerini almakla suçlandı.
That Minister of Parliament was accused of buying his wife's dresses with public funds.
Annemin elbiselerini giyebilirsin.
Dress. You can wear Mother's.
En güzel elbiselerini ve en güzel takılarını Giymişti.
She has put on her most beautiful dress and all her bracelets.
Gerçekten, Ted, elbiselerini kendin giyebilirsin.
Really, Ted, you can dress yourself.
Elbiselerini çıkardıktan sonra sen de bize katılabilirsin.
AFTER YOU TAKE OFF YOUR CLOTHES.
Acele et ve elbiselerini değiştir. Banyo yapacak mısın?
Hurry and change your clothing. Shower?
Lütfen elbiselerini bu sefer soyunma odasına bırak.
Please leave your uniform in the locker room this time.
Hâlâ elbiselerini saklıyorum.
I still keep your dress.
Ve elbiselerini yak.
And burn the clothes.
Ve elbiselerini yırtmak.
And rip your dress off.
Sonra elbiselerini ve saçındaki o şeyleri aşmak zorundaydın.
Then you had to get past the clothes and the stuff in her hair.
Elbiselerini değiştirmesi gerekiyor olabilir.
He may need a change of clothes.
Çorbayla beraber getiririm elbiselerini. Çorbadan tiksinirim.
I will bring it up with your soup.
Results: 775, Time: 0.0499

Top dictionary queries

Turkish - English