Examples of using Endişelenme in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Endişelenme. Bonnie çiçeklerinden pek hoşlanmam, Hal Stewart.
Bir şey yok, endişelenme.
Hayır, endişelenme. Seni yukarı çekeceğim.
Bu konuda endişelenme.
Catherine Fransanın sorunlarıyla çok meşgul olacak. Önemsiz kan davaları için endişelenme.
Endişelenme. Ailemin ormanda bir av evi var.
Bunun için endişelenme yolcu.
Sağ ol. Hiç endişelenme.
İşte, içmek ister misin? Endişelenme.
Biraz karışık bir konu ufak arkadaşım… ama endişelenme.
Sağ ol. Hiç endişelenme.
Hazari paradoksunun çözümü çok basit. Endişelenme.
Biraz karışık bir konu ufak arkadaşım… ama endişelenme.
Onu geri getirecek. Endişelenme Marco.
Tüm kozlar bende. Endişelenme, Harold.
Seni yukarı çekeceğim. Hayır, endişelenme.
Tüm kozlar bende. Endişelenme, Harold.
Seni yukarı çekeceğim. Hayır, endişelenme.
Yeni kataloğa bayılacaklar. Endişelenme, Charlie.
Yeni kataloğu sevecekler. Endişelenme Charlie.