FALAN in English translation

or something
falan
filan
ya da bir şey
ya da bir şeyi
ya da başka birşey
yada başka birşey
any
herhangi
hiç
var mı
her
hiçbir
falan
filan
or anything
falan
filan
ya da başka bir şey
ya da hiçbir şeye
ya da herhangi bir şey
veya herhangi bir şeyi
yada başka birşey
şey hissetmeyin kötü falan
ya da her şey
veya birşey
some
bazı
biraz
birkaç
falan
bir miktar
bir kısmını
and
ve
ayrıca
peki
edip
hem
sonra
ise
arasında
and stuff
falan
ve eşyalar
filan
ve şeyler
ve malzeme
vesaire
ve saire
ve diğerleri için
ve uydurmacalara
ve benzeri
and all
ve tüm
ve bütün
ve tek
ve hepsi
ve her
falan
ve hepiniz
hepsi de
ve diğer
ve herşey
or whatever
ya da her neyse
falan
ya da ne
ya da herneyse
ya da neyse
filan
ya da ne olursa
ya da hangi
yada benzodiazepine adı her neyse
ya da çoğu kişinin deyimiyle , her
shit
bok
lanet
pislik
boktan
hassiktir
şey
hasiktir
mal
berbat
kahretsin
or somethin
falan
filan
ya da başka bir şey
yoksa başka birşey mi
yada başka bir şey
ya da bir şeyi
there's
is
for like

Examples of using Falan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
İki sene falan onu izlemediniz mi? Bir saniye?
Wait, weren't you watching him for, like, two years?
Affedersin. Bu şey herhalde Gatorade falan olmalı.
Scuse me. I think this might be Gatorade or somethin.
kart numarası falan filan.
card number, blah blah blah..
Yeni ipuçlarından falan bahsetmemi?- Evet.
Yeah, sure. Tell you about fresh leads, etcetera.
Cihaz falan yok!
There is a device!
Unuttum.- Kalp krizi falan geçirmesinden… endişe ediyordum.
I forgot. I'm just afraid he's got a heart attack or somethin.
Dün gece yarım saat falan sustu.
She stopped for, like, a half hour last night.
Kan dolaşımı falan…- Ne?
What?- Is it like a blood flow?
Kıyafetlerimi falan atabilirsin ya da birilerine verebilirsin.
You can either throw out or give my clothing, etcetera, away.
Yapamıyorum bile. Kaz ötüşü gibi falan.
It's like a honking goose kind of… I can't even do it.
sanki geçmiş hayatta falan.
a past life or somethin.
Beni arayabilirdin. Yani, çok zekice falan,… ama.
You could just phone me. I mean, very clever and all that, but.
Aferin, o seni yedi saniye falan sıcak tutar artık.
Great, that's gonna keep you warm for, like, seven seconds.
Anahtarlarını kaybetmeye falan hata denir.
A mistake is losing your keys.
Kim bilir, belki iyi arkadaş falan oluruz.
Well, who knows, we might become, you know, pals, etcetera.
yeteli oksijen falan yoktur.
not enough oxygen or somethin.
nasıl öpüştüklerini falan.
how they kissed and all.
Kliniği üç hafta falan açık kaldı.
His clinic was only open for, like, three weeks.
Bazen, çok uçtuğum zamanlarda medyum olduğumu falan düşünüyorum.
Sometimes, when I get really high, I kind of think I'm psychic.
Annen falan nasıl?
How is your mother?
Results: 17631, Time: 0.1066

Top dictionary queries

Turkish - English