Examples of using Gözet in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Cennetin en karanlık saatinde, bu sayfaları koru, gözet ve bizi gözet. .
Ulu Tanrım… lütfen acı ve çile çektiği bu dönemde… sevgili Melaniemi gözet.
Gözet bizleri Lansbury. Hödük ergenlerden,
Sevgili oğlum, namazı gözet, iyiliği emret,
ALLAH tarafından kendisine iyilik yapılan ve senin de iyilikte bulunduğun kişiye,'' Karını tut ve ALLAHı gözet,'' diyordun.
Amandresin altın ışığı, bu adamı her yolculuğunda kutsa ve gözet ve vefatı üzerine tam bir şuur ihsan et.
ALLAH tarafından kendisine iyilik yapılan ve senin de iyilikte bulunduğun kişiye,'' Karını tut ve ALLAHı gözet,'' diyordun.
çile çektiği bu dönemde… sevgili Melaniemi gözet.
Ulu Tanrım… lütfen acı ve çile çektiği bu dönemde… sevgili Melaniemi gözet.
İnananlar!'' Raina( bize çobanlık et),'' demeyin;'' Unzurna( bizi gözet),'' deyin ve dinleyin.
kötü anlama gelebilecek söz) demeyin,'' Bizi gözet''( unzurna) deyin ve dinleyin,
demeyin,'' Bizi gözet''( unzurna) deyin ve dinleyin, inkar edenlere elem verici azab vardır.
Raina( bize çobanlık et),'' demeyin;'' Unzurna( bizi gözet),'' deyin ve dinleyin.
sen de işit ve Bizi gözet deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu.
dinle ve bizi gözet'' demiş olsalardı, onlar için daha iyi daha doğru olurdu.
Zayıf noktalarını gözet. Beni dinlemiyorsun.
Tinayı koruyup gözet, Ryan ve beni de.
Ama en çok da Marleyi koruyup gözet lütfen.
Lütfen Tanrım, bu gece bu aileyi koruyup gözet.
Gündüzün iki ucunda, gecenin yakın kısmında namazı gözet.