GÜLÜCÜKLER in English translation

smiles
gülücük
gülümser
tebessüm
bir gülüşü
gülümse
gül
gülüşün
gülerken
smile
gülücük
gülümser
tebessüm
bir gülüşü
gülümse
gül
gülüşün
gülerken
smiling
gülücük
gülümser
tebessüm
bir gülüşü
gülümse
gül
gülüşün
gülerken

Examples of using Gülücükler in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu gülücükler kralının, bu Bolingbrokeun önünde ilk kez orada diz çökmüştüm?
Bow would my knee unto this king of smiles, this Bollingbroke?
Sadece gülücükler için polka çalacağım.
Only play the polka for the smiles.
Gülücükler denizi bu. İçinde boğulmaktan zevk alacağımız.
It's a sea of smiles In which we would be glad to drown.
Gülücükler dağıtmanın sebebi bu mu?
Is that why you're smiling?
Yüzünde gülücükler varken beni vurdu.
She shot me with a smile on her face.
Onun yüzünden bir zavallı gibi yaşıyorsun ve gülücükler saçıyorsun!
You live like a loser because of her! And you're laughing?
O tüm gülücükler falan?
All that laughing and stuff?
Oyuncaklar, oyunlar ve gülücükler!
Games and toys and laughs.
İçinde boğulmaktan zevk alacağımız gülücükler denizi bu.
It's a sea of smiles In which we would be glad to drown.
Bu kez gülücükler saçıyordu.
She was all smiles this time.
Bütün o gülücükler, doğum günü mumları
That all the smiles and the birthday candles…
Komşu kızı yoklayıp gülücükler dağıtıyordun, ta ki farklı olduğumu görene dek.
Until you saw that I was different. You were all smiles, checking out the neighbor.
ufak tatlı gülücükler sunman… sürtünüşlerin, ara sıra dokunuşların… bu geceyi öyle kapatacaksın gibi gelmişti bana.
giving him your sweet little smile.
Bütün o gülücükler, doğum günü mumları… ve ödevler sadece korkudan saklanmak içindi.
And the homework were just there to hide the horror. That all the smiles and the birthday candles.
ufak tatlı gülücükler sunman… sürtünüşlerin, ara sıra dokunuşların… bu geceyi öyle kapatacaksın gibi gelmişti bana.
your sweet little smile, flirting, giving him working that guy Ashby.
Gördüğünüz gibi yüzlerinde gülücükler açıyor, kim onlara bir şey diyebilir ki?
As you can see, there are smiles on their faces, and who could blame them?
Şu Ashby herifi üzerindeki gayretin… onunla oynaşman, ufak tatlı gülücükler sunman… sürtünüşlerin, ara sıra dokunuşların… bu
Flirting, giving him your sweet little smile, The way you were working that guy Ashby… brushing up against him,
kendisine gülüyor ve kızlara gülücükler yolluyor.
laughs at himself… and smiles at the girls.
ufak tatlı gülücükler sunman… sürtünüşlerin, ara sıra dokunuşların… bu geceyi öyle kapatacaksın gibi gelmişti bana.
giving him your sweet little smile, brushing up against him, occasionally touching him.
Kucaklayan ellerin müziğinde… Her yerde gülücükler çiçek açsın!
In the music of hands that embrace… Let smiles bloom everywhere!
Results: 127, Time: 0.0245

Top dictionary queries

Turkish - English