GETIRMEYECEK in English translation

won't bring
getirmeyecek
çıkaracağını bilmezler mi
is not gonna get
won't get
alamayacak
alamayacaklarını
almazsınız
alamaz
sokmaz
gidemeyecek
wouldn't bring
will not bring
getirmeyecek
çıkaracağını bilmezler mi
is not gonna bring
ain't gonna bring
does not bring
getirme
ain't gonna get

Examples of using Getirmeyecek in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu onu geri getirmeyecek ve ben de bilmek istemiyorum.
It's not gonna bring him back, so I don't want to know.
Loganın suçunu halkın gözleri önüne sermek… David Palmerı geri getirmeyecek.
Turning Logan's crime into a public spectacle will not bring back David Palmer.
Gözyaşların köpek maması gibi kokmadıkça, ağlamak onu geri getirmeyecek.
Crying isn't gonna bring him back unless your tears smell like dog food.
Benim suçum. Biliyorum, bu aileni geri getirmeyecek.
And I know that this doesn't bring your parents back, It's my fault.
Tıp fakültesinden atılmak Annei geri getirmeyecek.
Getting us kicked out of med school won't get Anne back.
Adamı geri getirmeyecek. Bunu itiraf etmek.
Is not gonna bring the guy back. I mean, admitting it.
Her ne yapmaya çalışıyorsan bu Jaiyi geri getirmeyecek.
Big mistake! Whatever you're playing at, it's not gonna bring Jai back.
Traskın ne yaptığını biliyorum ama onu öldürmek diğerlerini geri getirmeyecek.
I know what Trask has done… but killing him will not bring them back.
Yap şunu! Bu Martini geri getirmeyecek.
This isn't gonna bring Martin back. Do it!
Bu Lukeu geri getirmeyecek.
This doesn't bring Luke back.
Ölmen dostlarını geri getirmeyecek. Bunun sen de farkındasın.
You dying ain't gonna bring your friends back and you know it.
Bu davayla ilgimi bulmaya çalışmanız ajanlarınızı geri getirmeyecek.
Trying to connect me to this case is not gonna bring your agents back.
Bu sana mutluluk getirmeyecek.
It's not gonna bring you happiness.
Ama bende ki bu nefret oglumu geri getirmeyecek.
But holding on to my hatred will not bring back my son.
Ben öldü. Gannonu öldürmek onu geri getirmeyecek.
Getting killed or killing Gannon isn't gonna bring him back. Ben's dead.
Megsi öldürmek onu geri getirmeyecek.
Killing Mags ain't gonna bring him back.
O parkı temizlemek oğlunu geri getirmeyecek.
Cleaning up the park is not gonna bring your boy back.
Üzgün olmak kocamı geri getirmeyecek.
Sorry does not bring back my husband.
Evlat, Susie Dudleyyi bulmak kızını geri getirmeyecek.
Son, finding Susie Dudley's not gonna bring your daughter back.
Halk adına… Bu çocuklarımızı geri getirmeyecek.
In the name of the people… This will not bring our children back.
Results: 552, Time: 0.0319

Getirmeyecek in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English