Examples of using Halhal in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Senin halhal, beyim ah, çalmak usulca,
Your anklets, jingle softly,Evet ama şu halhal olayı…'' bana gerçekte kim olduğunu söyle kısmı biraz fazlaydı ahbap.
Halhal efendisi ah, beni,
Anklets sway in rhythm,Üzerinde uçan pelerin olmalı Aşkın kanatları Bana halhal giydirdi ve geri gitti.
Must have come flying on the wings of love made me wear the anklet and gone back.Halhalın üzerinde hala eser miktarda kan vardı.
The anklet had trace amounts of blood still on it.Şu halhalın diğer eşini arıyordum.
I was searching for the other pair of this anklet.Bu halhalları bana gösterin, lütfen.
O halhalın bir şey kanıtladığını düşünmüyorum. O bir suçlu.
I don't think that that anklet proves anything.Benim el bileklerim ve senin halhalların.
My wrists and your bangles.Prensesim, halhalını ver bana.
Princess, give me your anklet.Halhalı bana geri ver.
Give the anklet back to me.Şimdi, Spence polis o halhalı arıyordu yaklaşık iki yıldır.
Now, Spence, the police have been looking for that anklet for two years.Priyanın kayıp halhalı.
Priya's missing anklet;Bu halhalı nereden aldın? Bu halhalı nereden aldın?
Where did you get this anklet from?Muriel Chessin, Chris adlı biri tarafından verilmiş bir halhalı vardı.
This Muriel Ches had an anklet that was given to her by somebody named Chris.Legsly, sana halhalını takmamanı söylemiştim.
Legsly, I told you not to wear your anklet.Senin halhalın.
Your anklet.Halhalı bahane ederek.
Under Halhallarımın ve bileziklerimin sesi, içimdeki özlemi döküyor ortaya.
The tinkling of my anklets and bangles give away Halhalım ritimle titrer.
My anklet shivers to the beat.
