HAZIR in English translation

ready
hazır
hazir
hazırlık
hazırla
set
hazır
ayarlayın
seti
ayarla
ayarlandı
kur
belirle
takımı
hazırla
kümesi
up
yukarı
kalk
kalmış
çıktı
kaldır
bağlı
geldi
ayakta
doldu
bakalım
prepare
hazır
hazırlamak
instant
hemen
anında
anlık
hazır
ani
hızlı
çabuk
anda
derhal
an
get
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
prepared
hazır
hazırlamak
got
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın

Examples of using Hazır in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hazır. Ah!
READY. OW!
Hazır olduğu zaman yanıtlayacak.
SHE will ANSWER YOUR QUESTIONS WHEN SHE'S READY.
ama şu ana kadar kendimi hiç hazır hissetmedim.
I NEVER FELT READY UNTIL NOW.
Heyecanını sakla, henüz hazır değil.
KEEP IT IN YOUR PANTS, IT'S NOT READY YET.
Stan, Pin ile karşılaşmaya hazır olduğunu sanmıyorum.
I DON'T THINK THAT STAN IS READY TO MEET PIN.
sanırım nihayet onu affetmeye hazır olduğumu hissettim.
I GUESS I FINALLY FELT READY TO TRY AND FORGIVE HIM.
ama şu ana kadar kendimi hazır hissedememiştim.
I NEVER FELT READY UNTIL NOW.
Evet, hazır olacağım.
YE-YES, I will BE READY.
Sufle hazır.
SOUFFLE'S READY.
Göndermeye hazır.
READY TO SEND.
Gönderilmeye hazır.
READY TO SEND.
Ah!- Hazır.
READY. OW!
Başlangıç anahtarı! Tümü hazır.
ALL READY Key at start!
Kim'' Gerçek mi, cesaret mi'' oynamaya hazır?
WHO'S READY FOR A GAME OF"TRUTH OR DARE"?
Ve hazır oradayken, bana neden yalan söylediğini düşünebilirsin.
And while you're there, you can think about why you lied to me.
Hazır buraya gelmişken… Kolalı Rom alabilir miyim?
While you're here, could I have a rum and Coke,?
Hazır olduğunu söylediğim zaman hazır olursun.
You ready when I tell you you're ready.
Hazır oradayken, bana bir diyet buzlu çay al.
While you're in there, grab me a diet iced tea.
Hazır gelmişken, bunu yapan haydudu
While you're here,
Köpeğiniz hazır, onu lapa ile doldurdum.
Your dog's finished, I filled him with porridge.
Results: 49675, Time: 0.0998

Top dictionary queries

Turkish - English