Examples of using Hoşuna in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Tina bir erkeğin hoşuna neyin gideceğini bilir.
Pazartesiye kadar izin almanın hoşuna gidebileceğini düşünmüştüm.
Hoşuna gitmeyebilir. Ama senin gidebilir.
Seninle tanışmak hoşuna gider. Ona senden çok bahsettim.
Evlenme teklif edebilir misin? Hoşuna giden biriyle tanışsan?
Ev Tracynin gerçekten hoşuna gitti.
Humphreynin yönettiğini söylesen bu daha çok hoşuna giderdi, değil mi?
Hoşuna gidecek bir şey var.
Eminim etrafı göstermek Chelseanin çok hoşuna gider.
Meyveli gevreklerin yerde olması babanın hoşuna gidiyor.
Sarışın olsaydım daha çok mu hoşuna giderdi?
İnsanların şu an hoşuna gidecek bir şarkı arıyoruz sadece.
Eminim biraz intikam hoşuna giderdi.
Hayır. Meyveli gevreklerin yerde olması babanın hoşuna gidiyor.
Her neyse, böyle biri olmak hoşuna gidiyor. belki bilmiyorsun.
Bu hoşuna gider mi diye soruyorsanız cevabım hayır.
Üç katı. Eminim bunu söylediğini duymak hoşuna gider.
Olduğum kişi kimsenin hoşuna gitmiyor sanırım.
Yoksa Kiqueyle yapacağım konuşmanın sonuçları hiç hoşuna gitmeyecek.
Ama, al sana hoşuna gidebilecek bir iki şey leydim.